Çocukluğumuzda belki de çoğumuza boyumuz uzasın, dişlerimiz çürümesin, kemiklerimiz güçlensin diye ya ebeveynlerimiz ya da bizimle ilgilenen büyüklerimiz tarafından süt içmemiz için ısrar edilmiştir; hatta bu durumu günümüzde ısrarla sürdüren ebeveynler veya doktorlar mutlaka vardır. Ancak ne yazık ki son yapılan araştırmalar hayvansal sütlerin böyle harika sonuçları olmadığını gösteriyor. Sütün içinde hayvanların yavrularının büyümesi için mevcut büyüme hormonu ve kazein denilen enzim bazılarımıza dokunabiliyor; bazılarımız kazeini sindiremiyor ya da sütteki büyüme hormonu bir endokrin bozucu olarak davranıp hastalıklarımızı tetikleyebiliyor. Cildimizde döküntüler, egzama, sedef, bağırsaklarımızda huzursuzluk, eklemlerimizde ağrılı şişlikler oluyorsa, 5 veya 6 hafta süt ve süt ürünlerini tüketmeye ara vererek, bir eliminasyon diyeti yapıp; bu yiyecek grubunun bize dokunup dokunmadığını öğrenebiliriz. Eğer bu süre zarfında şikayetlerimizde bir gerileme oluyor ve bu sürenin sonunda tekrar bu ürünleri tüketmeye başladığımızda şikayetlerimiz yeniden baş gösteriyorsa, buradan hayvansal süt ve süt ürünlerinin bize dokunduğunu tespit etmiş oluyoruz. Buna karşın sütten asla vazgeçemem diyorsanız onun yerine doğada serbest gezen ve doğal olarak beslenen keçi ve koyun sütünden yapılmış ürünleri tercih edebiliriz. Bu sütlerde bulunan A2 kazeinini bazılarımız daha iyi tolere edebiliyoruz. Ayrıca şırdan mayası ile üretilmiş keçi veya koyun peynirlerini, evde mayalanmış yoğurt veya kefiri tüketmemiz inek sütünden yapılmışlara kıyasla daha az yan etkiye sahip olabiliyor. Ancak bu ürünleri tükettiğimizde de şikayetlerimiz hala devam ediyorsa yerine bitkisel badem sütünü veya hindistan cevizi sütünü koyabiliriz. Badem sütünü evde kendimiz basitçe yapabileceğimiz gibi güvendiğimiz yerel üreticilerden de satın alabiliriz. Öte yandan paketli bitkisel sütleri alırken de içeriğine bakmamızda yarar var, çünkü raf ömrünün uzun olması için katkı, koruyucu hatta bazılarında siyanür açığa çıkaran siyanokobalamin içeren B12 vitamini takviyesi bulunuyor ki tüketmememiz bizim için daha sağlıklı olur. Peki vücudumuzun ihtiyacı olan kalsiyumu nereden alacağız diye soracak olursanız cevabı çok basit; susam, tahin, baklagiller, çağla, salatalık, çilek, badem, fındık, fıstık gibi kavrulmamış yağlı tohumlar ve mevsiminde doğal yetiştirilmiş yeşil yapraklı sebzeler. Bir tek kalsiyum almamız da yetmiyor; yazın güneşlenerek D vitamini depolayabiliyorsak ve bu aldığımız kalsiyumu dengede tutacak yeterli magnezyuma sahipsek o zaman kemiklerimiz güçleniyor, dişlerimiz çürümüyor, çocuklarımızın boyu uzayabiliyor. Sağlıkla hoş kalınız…
Devir Saati dergisi, ticari taşıt yayıncılığı alanında 28 yıllık deneyime sahip yayın kurulu üyeleriyle 24 yıldan bu yana yayımlanmaktadır.
Bizimle iletişime geçin; info@devirsaati.com
Her hakkı saklıdır © Devirsaati.com