Lojistik sektörü, küresel ticaretin belkemiğini oluşturan en önemli alanlardan biri. Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında stratejik bir köprü görevi görüyor ve transit taşımacılık açısından büyük bir potansiyel barındırıyor. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için altyapı yatırımları, mevzuat düzenlemeleri ve dijitalleşme süreçlerine yönelik atılması gereken adımlar bulunuyor.
Lanes Lojistik‘in Operasyon Direktörü Ali Demircan, uluslararası örnekler ve mevcut mevzuat çerçevesinde Türkiye’nin transit taşımacılıkta büyüme fırsatlarını değerlendirdi.
Türkiye’nin transit taşımacılıkta avantajları
Türkiye, üç kıtayı birleştiren konumu sayesinde Avrupa ve Asya arasındaki lojistik faaliyetler için doğal bir geçiş noktası. İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Akdeniz’e açılan limanlar, karayolu ve demiryolu ağları ile transit taşımacılığı destekleyen önemli unsurlar. Türkiye’nin Orta Koridor üzerindeki konumu, Çin’den Avrupa’ya uzanan ticaret yollarında kritik bir rol oynuyor.
Uluslararası transit taşımacılık örnekleri
Hollanda’nın Rotterdam Limanı, Avrupa’nın en büyük lojistik merkezlerinden biri olup, dijitalleşme ve gümrük süreçlerindeki hızlı entegrasyon sayesinde Avrupa’nın transit taşımacılık merkezi konumuna gelmiş durumda. Türkiye, liman operasyonlarını modernize ederek benzer bir model geliştirebilir. Singapur Limanı, Asya’daki en büyük aktarma limanlarından biri olup, serbest ticaret anlaşmaları ve gelişmiş gümrük prosedürleri sayesinde transit taşımacılığı optimize ediyor. Türkiye de benzer şekilde uluslararası anlaşmalar ve serbest ticaret bölgeleri ile transit hacmini artırabilir. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, Çin’in başlattığı bu küresel altyapı projesi, lojistik ağlarını genişletmekte ve ticaretin daha hızlı gerçekleşmesini sağlıyor.. Türkiye, Kuşak ve Yol Girişimi’ne entegrasyonunu artırarak Asya-Avrupa ticaretinde daha büyük bir pay alabilir.
Türkiye’de transit taşımacılığı geliştirmek için atılması gereken adımlar
Türkiye’de demiryolu taşımacılığı, karayolları ve liman altyapılarının modernizasyonu, transit sürelerini kısaltarak maliyetleri azaltacak. Yüksek hızlı demiryolu hatlarının genişletilmesi, transit taşımacılığı destekleyen en önemli unsurlardan biri. Avrupa Birliği Gümrük Kodu’na uyumlu düzenlemeler yapılması ve dijital gümrük sistemlerinin yaygınlaştırılması, Türkiye’nin transit taşımacılık kabiliyetini artıracak. Özellikle, TIR ve demiryolu geçiş belgelerinin sayısının artırılması ve bürokratik engellerin azaltılması gerekiyor. Türkiye, lojistik serbest bölgeleri oluşturarak transit taşımacılığı teşvik edebilir. Bu bölgelerde lojistik hizmetlerin daha düşük maliyetlerle sunulması, Türkiye’yi uluslararası ticarette daha cazip hale getirebilir. Blockchain tabanlı lojistik sistemleri, IoT (Nesnelerin İnterneti) ile donatılmış akıllı depolar ve otomatikleştirilmiş gümrük işlemleri, Türkiye’nin transit taşımacılıktaki verimliliğini artıracak.
Türkiye, transit taşımacılıkta büyümek için önemli fırsatlara sahip bulunuyor. Hollanda, Singapur ve Çin gibi ülkelerin başarılı uygulamaları örnek alınarak, altyapı yatırımları, mevzuat reformları ve dijitalleşme süreçleri hızlandırılmalı. Türkiye’nin lojistik üs olma potansiyelini değerlendirebilmesi için özel sektör ve kamu işbirliğiyle kapsamlı bir strateji oluşturulmalı ve uygulamaya konulmalı. Böylece, Türkiye, transit taşımacılıkta küresel çapta daha etkin bir rol oynayarak lojistik sektöründeki payını artırabilir.