Performans ve estetiği bünyesinde buluşturan İtalyan otomobil markası Alfa Romeo, 110 yıllık tarihine damga vuran otomobillerinin hikâyelerini ve arşiv görüntülerini internet üzerinden gözler önüne sermeye devam ediyor. Markanın 110. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde hazırlanan “Storie Alfa Romeo” serisi, ikinci bölümüyle bir kez daha otomobil tutkunlarını tarihte keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Bu bölümde, otomobil severler, Alfa Romeo’nun İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında otomotiv dünyasında referans bir marka olmaya devam ederek el işçiliğindeki estetiğini endüstriyel boyuta taşıma serüveniyle buluşuyor. Bu serüvenin baş kahramanlarından biri olan 6C 2500, performansı yanında tasarımsal üstünlüğe sahip birbirinden farklı sürümleriyle, savaşa rağmen 1940’lı yıllarda birçok ünlü simanın tercih ettiği bir model olmasıyla öne çıkıyor.
Takvimler, İkinci Dünya Savaşı’nın da başlayacağı yıl olan 1939’u gösterdiğinde, Alfa Romeo performansıyla herkesi büyüleyen 6C 2500’ü üretti. Ortaya koyduğu performansla Altın Kupa yarışmasının tartışılmaz galibi gözüyle bakılan 6C 2500, aynı zamanda benzersiz çizgileriyle de özgün ve üstün özelliklere sahip bir otomobil olarak tanımlandı. Yüksek el işçiliğine sahip olan model, bununla birlikte modern üretim tekniklerine geçiş için en uygun formu da bünyesinde barındırıyordu. Bu zaman dilimi içerisinde Alfa Romeo’nun Portello fabrikası da son 6 yıldır mühendis Ugo Gobbato tarafından yönetilmekteydi. Eğitimini Almanya’da tamamlayan Gobbato, bir dönem Torino’daki Lingotto tesislerini de yönetti. Ayrıca Sovyetler Birliği’ndeki ilk büyük rulman fabrikasını inşa etmek için “yeşil alanlar” projesinin ana yaratıcılarından biri oldu.
Portello fabrikasını adeta evi gibi gören Gobbato, üretim verimliliğini artırmak üzere birçok çalışmalar gerçekleştirdi. Deneyimli mühendis, tesiste ilk işe başladığı andan itibaren standart olmayan uygulamaları inceleyerek hatalı makineleri tespit etti ve yanlış malzeme akışlarını gördü. Bu analitik tanılar neticesinde Gobbato, kendi metotlarını uygulamaya koyarak 1932 yılında “Üretim faktörlerinin organizasyonu” başlıklı iki el kitabı da yayınladı. Bu metotlarında, Alfa Romeo’nun karakteristiğini oluşturan usta el işçiliğinin modern üretim teknikleri ile sentezlenmesi ön plana çıktı. Kitlesel yerine rasyonel üretimi amaçlayan Gobbato, yeni nesil genç mühendisleri de işe alarak, yeni kurallar koydu ve modern yöntemler uygulamaya başladı. İlk olarak çalışanlar arasında net sorumluluklar ve organizasyonel hiyerarşiyi tanımladı ve buna bağlı bir gelir dağılımının oluşmasını sağladı.
Fabrikada bir futbol yıldızı doğdu
Portello fabrikasındaki yeniden yapılanma esnasında, birçok sosyal aktivite de oluşmuştu. Fabrikanın yanında bir atletizm koşu parkuru, futbol sahası ve küçük bir tribün inşa edildi. Şirketin Gruppo Calcio Alfa Romeo adındaki mesai sonrası takımı, 1938 yılında bölgesel şampiyonayı kazanarak C klasmanına yükseldi. Bu süre zarfında fabrikada çalışan Valentino Mazzola adındaki bir mekaniker de, takımda yer bularak kendini gösterdi ve zaman içerisinde Grande Torino takımının kaptanlığı ile İtalya milli takımına kadar uzayan bir kariyerin sahibi oldu.
Güzellik ve güç, 6C 2500’de buluştu
2300 B ve 6C 2300’nin mirasları üzerine geliştirilen 6C 2500, teleskopik amortisörlü arka torsiyon çubuklu süspansiyonları ve mekanik yerine hidrolik frenler gibi önemli teknik yenilikleri barındırırken seleflerine göre daha performanslı ve çevik yapıdaydı. Modelin Super Sport sürümü ise 110 beygir güce ulaşırken, saatte 170 km hıza erişiyordu. Tamponların entegre edildiği ‘kalın kanatlı’ gövdesi, araca 1939 yılında Tobruk-Tripoli’de çıktığı ilk yarışı kazandırdı. Sportif başarıya ve aracın teknik performansına kayıtsız kalamayan dönemin seçkin müşterileri de, araca yoğun talep gösterdi. Modelin 5 ve 7 koltuklu Turismo sürümleri üretilirken, kısa dingil mesafesine sahip Spor ve Super Sport sürümlerinin karoserleri, harici karoser uzmanlarına yaptırıldı. 62 ila 96 bin Liret aralığındaki yüksek fiyatlara rağmen, araçtan tam 159 adet satıldı. Bu adet, başka marka ve modelden olup, sayıları binlere varabilecek otomobil satışlarından gelecek ciro miktarını rahatlıkla karşılıyordu.
Savaş sonrası yaşananlar
İkinci Dünya Savaşı‘nın ardından birçok fabrika, düzenini askeri üretimden sivil üretime doğru yöneltmek için uğraştı. Portello fabrikası ise 1943 ve 44 yıllarında bombaların etkisiyle oldukça hasar gördü. Bununla birlikte savaş öncesinin en yeni otomobili olan 6C 2500’ün mekanik parçaları savaş esnasındaki saldırılarda zarar görmedi. Dolayısıyla savaşın bittiği yıl olan 1945’te, 6C 2500 Sport’un birkaç sürümü monte edildi. Fakat Milano ve birçok İtalyan şehri savaşta yoğun tahribat gördüğü için, hem ülke ekonomisi çökmüş hem de araç üretim tesisleri için gerekli malzeme ve yakıtlar karaborsadan bulunur hale gelmişti.
6C 2500 Pinin Farina Special Cabriolet
1946 yılına gelindiğinde, üretilen 146 adetlik otomobil arasından bir 6C 2500‘ün cabrio sürümü Paris Otomobil Fuarı’na gönderildi. Fakat savaşın mağlubu olan İtalya’ya mensup şirketlerin fuara katılımı engellenmişti. Paris’e gönderilen 6C 2500 Pinin Farina Special Cabriolet modelinin direksiyonuna oturan tasarımcısı Battista “Pinin” Farina, aracı meşhur Gran Palais’in girişinin önüne park ederek her akşam Place de L’Opéra’ya götürdü. Bu hamleler, otomobilin ve tasarımcı Battista “Pinin” Farina‘nın başarısını gözler önüne serdi. Aynı yıl Portello’da bir spor gövde üzerine inşa edilen 6C 2500’ün orijinal Freccia d’Oro sürümü; güncel aerodinamiği, kısa ve yuvarlak arka tasarıma sahip oluşuyla da kendisinden sonraki birçok versiyona ilham kaynağı oldu. Başarılı tasarımlarını sürdüren Pininfarina, Cernobbio Yarışması için ödüllü bir Berlinetta ve çığır açan çizgilere sahip zarif bir Coupe ortaya koydu. Sürat teknesi şampiyonu olan Achille Castoldi ise bir adet Touring Coupe satın alarak, Farina’nın Paris’te uyguladığı ilgi çekici metodu Cenevre Otomobil Fuarı‘nda uyguladı.
Birçok ünlü ismin tercihi oldu
6C 2500, dönemin birbirinden farklı ünlü simalarının da tercih ettiği bir otomobil oldu. ABD’li ünlü aktör Tyrone Power, Alfa Romeo 6C 2500 ile Roma’yı karış karış gezerken, Arjantinli devlet adamı Juan Peron ve eşi Evita Peron Milano’da araç ile boy gösterdi. Mısır Kralı Farouk ve Monako Prensi III. Ranieri gibi önemli isimler de aracı tercih eden isimler arasındaydı. ABD’li aktris Rita Hayworth, 27 Mayıs 1949 yılında Cannes’daki belediye binasına Prens Ali Han ile evlenmek için geldiğinde, düğün hediyesi olan 6C 2500’ü kullanıyordu. Bu model, gri gövdesi ve koyu mavi tente ve döşemeleriyle gelinin şıklığını tamamlayarak dikkatleri topladı.
Yirminci yüzyılın estetiği: 6C 2500 SS Coupé Villa d’Este
Birbirinden farklı tasarım ve estetik zevklere uyumlu olarak tasarlanan 6C 2500’ün SS Coupé Villa d’Este sürümü, üretilmiş tüm zevk sahibi otomobillerin sentezi olarak tanımlandı. Gövdeden bağımsız bir yardımcı şasiye sahip son Alfa Romeo modellerinden olan Villa d’Este, sadece 36 adet üretildi. Otomobil tasarımcısı Bianchi Anderloni, kendi Touring karoser üretim firması tarafından inşa edilen 6C 2500 SS Coupé üzerinde değişiklikler gerçekleştirdi. Ön bölüm yeniden tasarlandı ve gövdeye daha iyi entegre edilen dört adet far dışında, üst üste bindirilen iki adet yatay konumlu uzun havalandırma kanalı eklendi. Açıkça görülebilir durumda olan çamurluklar, yanlara entegre edildi. Ön cam eğimli olarak iki parçaya bölünürken arka kısım da alçak ve belirgin şekilde konumlandırıldı. Aracın şıklığını ise iki küçük ve zarif yuvarlak stop lambası tamamladı. 6C 2500 SS Coupé Villa d’Este, 1949 yılında düzenlenen Villa d’Este Elegance yarışmasında “Grand Prix Halk Oylaması” ödülünü kazandı.