Daimler Truck AG ve Rolls-Royce plc, veri merkezleri gibi kritik güvenliğe sahip tesislerde karbondioksitsiz acil durum güç jeneratörleri olarak kullanılacak yakıt hücreli sabit jeneratörler için işbirliği planlıyor. Bu jeneratörler, şu anda acil durum güç jeneratörleri olarak kullanılan dizel motorlara yayımsız seçenekler sunacak veya pik yükleri karşılayacaklar. Daimler Truck AG ve İngiliz teknoloji grubu Rolls-Royce, bu amaçla bir anlaşma imzaladılar. Kapsamlı bir işbirliği anlaşması yıl sonuna kadar hazırlanacak ve imzalanacak.
Nisan ayında Daimler Truck AG ve Volvo Group, ağır ticari taşıtlar ve diğer uygulamalar için yakıt hücresi sistemlerinin geniş ölçekli geliştirilmesi, üretimi ve ticarileştirilmesi amacıyla yeni bir ortak girişim kurmak üzere bir ön, bağlayıcı olmayan anlaşma imzaladılar. Rolls-Royce Power Systems iş birimi, MTU ürün ve çözüm markası altında veri merkezleri için geliştireceği ve dağıtacağı acil durum jeneratörlerinde Daimler’in uzun yıllara dayanan deneyiminin yanı sıra planlanan bu ortak girişimin yakıt hücrelerine güvenmeyi planlıyor. Daimler ve Rolls-Royce, yalnızca diğer uygulamalar için geleneksel tahrik sistemleri üzerinde uzun süredir devam eden işbirliği ile bağlantılı değiller. Geçen yılın sonunda Rolls-Royce Power Systems ve Daimler’in yeni iş modelleri için yenilikçilik birimi Lab1886, otomotiv sektöründen yakıt hücresi modülleri temelinde bu teknolojinin sabit güç kaynağı için kullanılması amacıyla bir demo geliştirmek üzere bir pilot proje üzerinde anlaşmışlardı. Demo birim bu yılın sonunda Friedrichshafen’da çalışmaya başlayacak.
Daimler Truck AG Yönetim Kurulu Başkanı ve Daimler AG Yönetim Kurulu Üyesi Martin Daum, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Daimler Truck AG için yakıt hücresi sistemleri, akü-elektrikli tahriğe bir destek olarak karbondioksitsiz taşımacılığa ulaşmada belirleyici bir rol oynuyor. Nisan ayının sonunda Volvo Group ile bir ortak girişim kurma niyetimizi açıklamıştık. Sabit yakıt hücresi sistemleri için yapılan anlaşma ile ortak girişim yoluyla bu teknolojinin ticarileştirilmesi için çok somut fırsatlar ortaya koyuyoruz. Rolls-Royce’un sabit güç sistemleri sektöründe yakıt hücrelerinin geleceği konusunda bizim gibi ikna olmasından ve bizimle uzun dönemli işbirliğine girmesinden dolayı mutluyuz. Bu, bir yandan tüm sektörlerde ve uygulamalarda hidrojen altyapısının gelişmesinde bir ivmeyi temsil ediyor, bir yandan da yakıt hücresi ekonomisini daha da büyütmek, toplumun yakıt hücrelerini kabulünü ve yakıt hücrelerine güvenmesini sağlamak için birlikte çalışma olanağı sağlıyor.”
Rolls-Royce Power Systems CEO’su Andreas Schell ise şunları söyledi: “Özellikle bu zor zamanlarda hayati önemleri gittikçe ortaya çıkan ve bu nedenle operasyonları güvenilir bir biçimde korunması gereken veri merkezleri küresel bilgi ve iletişim ağının düğümleridir. Aynısı diğer kritik güvenliğe sahip sistemler için de geçerli. MTU markamız altında veri merkezlerinin özel, karmaşık ve büyüyen enerji ihtiyaçları için binlercesini zaten kurduğumuz terzi işi çözümler geliştiriyoruz. Tahrik sistemlerinin ve jeneratörlerin karbonsuzlaştırılması bizim merkezi stratejik hedeflerimizden biri ve yakıt hücreleri bunda önemli bir rol oynayacak. Başka hiçbir teknoloji, bu tür yüksek güvenilirlik, modüler ölçeklenebilirlik ve geleneksel enerji pazarına bağımlı olmadan yenilenebilir enerjilerin tüm avantajlarını sunmuyor. Daimler Trucks ile işbirliğimiz sayesinde bizim talepkar ihtiyaçlarımızı karşılayan yakıt hücresi sistemlerine erişim sağlayacağız ve böylece bu büyüyen pazardaki üstün konumumuzu daha da güçlendireceğiz.”
Sabit uygulamalar için yakıt hücrelerinin erken geniş ölçekli üretimi mümkün
Daimler Truck AG ve Volvo Group, on yılın ikinci yarısında zorlu ve ağır uzun yol uygulamaları için yakıt hücreli ağır hizmet ticari taşıtların geniş ölçekli üretimini planlıyor. Bununla birlikte sabit uygulamalar için yakıt hücresi sistemleri, halka açık yollardaki taşımacılıkta kullanım için özel gereklilikler geçerli olmadığı için, Daimler Truck AG ve Volvo Group arasında planlanan ortak girişim tarafından erken bir safhada seri olarak üretilebilecek.