Deloitte Türkiye ve Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) işbirliği ile ilk defa gerçekleştirilen “Türkiye Otomotiv Tüketicileri Araştırması: İleri araç teknolojileri”, tüketicilerin gelişmekte olan araç teknolojileri hakkındaki fikirlerinin yanı sıra mobilite tercihleri ve bir sonraki araçlarına dair beklenti ve tutumlarını ortaya koyuyor. Yaklaşık 3 bin tüketicinin katılımıyla hayata geçirilen çalışma, Deloitte küresel araştırmada yer alan ülkeler arasında en geniş katılımlı araştırma olma özelliğini de taşıyor.
Türkiye Otomotiv Tüketicileri Araştırması sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı
Deloitte Türkiye ve ODD işbirliği ile hayata geçirilen “Türkiye Otomotiv Tüketicileri Araştırması” yayımlandı. Yaklaşık 3 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma; mobilite ekosistemi, bağlantılı araçlar, otonom araçlar ve tüketicilerin bir sonraki araçları olmak üzere 4 ana başlık altında tüketicilerin davranış ve beklentilerini inceledi. Araştırma, küresel olarak da gerçekleştirilmiş çalışmalarla karşılaştırmalı bilgiler içererek mobilite ekosistemi içerisinde yer alan tüm paydaşlara fayda sağlayacak kritik bilgiler sunuyor.
Araştırmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan ODD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu araştırmayla ilgili olarak, “5 yıldan daha az bir sürede başta otomotiv olmak üzere sağlıktan finansa, turizmden eğitime her sektörde dünyada veri analizine dayalı yapay zekâ teknolojilerinin kullanıldığı köklü değişiklikler bekliyoruz. Bu yeni dönem ekonomisinden faydalanmak ve pay almak isteyen her ülke ve her işletmenin yeni teknolojilere adapte olması gerekiyor. Ülkemizde gerek altyapı gerekse mevzuat çalışmaları bakımından gerekli adımları atmamız ve bir sonraki aşama için bugünden hazırlanmamız önem taşıyor.” değerlendirmelerinde bulundu.
Rapora göre otomotiv kullanıcıları açısından minimum seyahat süresi mobilitenin en önemli amacıyken (yüzde 36), güvenlik (yüzde 21), konfor (yüzde 15), maliyet (yüzde 14) ve diğer aktivitelere odaklanmak (yüzde 10) sırasıyla diğer önemli unsurlar olarak görülüyor.
Ülkemizde kişisel araç kullanımı popülaritesini sürdürecek
Mevcut mobilite opsiyonları maliyet, güvenlik, kullanılabilirlik, çevre duyarlılığı ve güvenilirlik açısından değerlendirildiğinde; kişisel araç kullanım tercihi, maliyet ve çevreye duyarlılık dışında kalan alanlarda baskın şekilde en yüksek puanları alıyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’nin kişisel araç kullanım konusunda en yüksek orana (yüzde 81) sahip olduğu görülüyor. Benzer şekilde ülkemizdeki tüketicilerin büyük çoğunluğu önümüzdeki üç yıl içerisinde de her gün kişisel araçlarını kullanacağını öngörüyor (yüzde 79). Türkiye’de kişisel araç kullanımı önümüzdeki yıllarda da popülaritesini sürdüreceğe benziyor. Türkiye’yi, İtalya yüzde 66 ve yüzde 63’lük oranlarla takip ederken, Çin yüzde 38 ile (hem günümüzde hem de üç yıl içerisinde) incelenen ülkeler arasında son sırada yer alıyor.
Kişisel araç kullanım sıklığının bu derece yoğun olduğu ülkemizde araç çağırma servislerinin çok fazla tercih edilmediği görülüyor. Türkiye’de düzenli olarak araç çağırma servislerinden faydalananların oranı yüzde 3, nadiren kullananların oranı yüzde 61 ve hiç kullanmayanların oranı ise yüzde 36.
Türkiye’de Avrupa ülkelerine kıyasla otomobil sahipliği bin kişiye düşen otomobil sayısı bakımından düşük seviyelerde. Çoklu model mobiliteden (gidilmek istenen bir noktaya erişim için birden fazla ulaşım metodu kullanma) faydalananların oranı ise fazla. Katılımcıların yüzde 27’si haftada en az bir kere çoklu model mobiliteden faydalanırken, nadiren de olsa bu metodu kullananların oranı yüzde 54, hiçbir zaman kullanmayanların oranı ise yüzde 19. Düzenli şekilde bundan faydalananların oranı, araştırmaya katılan diğer ülkelerde ise şu şekilde: Almanya yüzde 20, İngiltere yüzde 19 ve Amerika yüzde 13.
ODD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, “Otomotiv sektörü önemli bir değişim ve dönüşümün içerisinden geçerken, önümüzdeki elli yılda otomotiv ekosistemini etkileyecek yeni teknolojilere yönelik tüketici beklentilerine ışık tutan bir çalışma oldu. Mobilite ekosistemi, bağlantılı araçlar, otonom araçlar olarak belirlenen araştırma konuları içerisinde kuşaklar ve otomotiv ürünlerindeki yönelimleri, tüketicilerin ulaşım metodlarına ve mobiliteye yaklaşımları, araç çağırma servislerine bakış açıları, bağlantılı araçlardan beklentileri, verilerinin paylaşımı konusundaki görüşleri, otonom araçlardan sağlanmak istenen yararlar, tüm bu gelişme ve değişimler ışığında gelecekteki araç tercihlerinde kime güvendikleri gibi çok değerli verilere ulaştık.“
Bağlantılı araçlar: Tüketiciler verilerinin paylaşılması konusunda en fazla markalara güveniyor
Gelişen mobil teknolojiler, özellikle 2020 yılı ve sonrasında hayatımıza girecek olan 5G teknolojisiyle birlikte araçlarımız daha fazla bağlantılı hale gelecek. Tüketicilerin büyük çoğunluğu (yüzde 75) araçlarının daha fazla bağlantılı hale gelmesinin, daha fazla fayda sağlayacağını düşünüyor. Bağlantılı araçlarla tüketiciler kendilerine sağlanacak faydalardan en fazla (yüzde 91) en yakın park alanına giriş imkânları ve daha sonra (yüzde 86) trafik sıkışıklığı, alternatif güzergâh ve yol güvenliği önerileri hakkında bilgilendirme konularına ilgi gösteriyor. Tüketiciler kendilerine sunulacak finansal ürünler/hizmetler (yüzde 76) ile otomotiv dışındaki konular hakkında sunulacak kampanya bilgilerine ise en az ilgiyi gösteriyor (yüzde 71). Bağlantı teknolojileri her ne kadar kullanıcılara ek faydalar sağlasa da bağlantı teknolojileri sonucu elde edilecek kişisel verilerin yönetilmesi/paylaşılması önem atfedilen diğer bir konu olarak raporda öne çıkıyor.
Kullanıcılar bağlantılı araçların ürettiği veriler konusunda en fazla markalara (yüzde 52) güvenmekle birlikte, verilerin paylaşılması konusunda şüpheci olanların ve hiçbir tarafa güven duymayanların oranı da bir hayli yüksek (yüzde 32).
Deloitte Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Özkan Yıldırım, “2019 Otomotiv Tüketicileri Araştırması, tüketicilerin gelişmiş ve ileri araç teknolojilerine ilişkin kritik konulara bakış açılarını açığa çıkartarak, şirketlerin öncelik, strateji ve yatırım kararlarının alınmasına ışık tutacak önemli soruları cevaplandırmayı amaçlamaktadır. Araştırma dört kilit bulguyu ortaya koymaktadır. İlk olarak, mobilite devrimi pruvadan esen sert rüzgârlarla karşı karşıya. Tüketiciler hala ağırlıklı olarak ulaşım için kişisel araçlarına güvenmekte. İkinci olarak, tüketiciler bağlantılı araçlar tarafından üretilen verilerin yönetimi konusunda hala şüpheciler. Tüketiciler bağlantılı araçlara yüksek ilgi gösterse de veri güvenliği konusunda kafaları karışık. Üçüncü olarak, Tüketicilerin otonom araçlara olan güveni iyileştirilmeli. Otonom araçlara karşı ciddi ölçüde ilgi duymakla birlikte bu araçların güvenli olup olmadığına dair çekinceleri var; özellikle otonom araçların trafiğe açık yollarda güvenli şekilde kullanıldığına dair kayıtları görmek istiyorlar. Son olarak Hibrit ve Elektrikli araçların ölçek yaratabileceklerine dair potansiyellerini açığa çıkardığını söylemek doğru olur.” şeklinde konuştu.
Küresel anlamda otonom araçlara en yoğun ilgi Türkiye’de
Sürücüsüz otomobil devrimi henüz tam anlamıyla gerçekleşmese de otonom araçlara tüketicilerin ilgisi bir hayli yoğun. Katılımcıların sadece yüzde 22’si otonom araçlara ilgi duymadığını belirtirken, yüzde 67’si otonom araçlara ilgi duyduğunu belirtiyor. Katılımcıların yine yüzde 65’i teknolojinin ucuza sunulmasının otonom araç kullanmalarını sağlayabileceğini belirtiyor. Küresel olarak incelendiğinde otonom araçlara en yoğun ilginin yüzde 67 ile Türkiye’de olduğu görülüyor. Türkiye’yi ise sırasıyla Almanya (yüzde 54), İngiltere (yüzde 48) ve Amerika (yüzde 47) takip ediyor. Katılımcıların otonom araçlara ve faydalarına karşı tutumu da ilgileriyle tutarlılık gösteriyor. Otomotiv tüketicileri içerisinde, otonom araçların zaman tasarrufu ve farklı işlere odaklanmalarını sağlayacağını düşünenlerin oranı yüzde 67. Araçların seyahat anlamında pozitif bir deneyim sunacağını düşünenlerin oranı da yine benzer şekilde yüzde 68.
Otonom araç teknolojisinin kendilerine ulaştırılması konusunda da tüketiciler yüzde 43 gibi yüksek bir oranla yine geleneksel araç markası cevabını veriyor.
Deloitte Güney-Kuzey Avrupa Otomotiv Sektörü Lideri Micheal, “Son yıllarda, rekabette öne geçmeye çalışan üreticiler bağlantılı, otonom ve elektrikli araç teknolojisi yatırımlarına yoğunlaşmış olmakla birlikte satış ve satış sonrası süreçlerine büyük ölçüde dokunmamıştır.Tüketiciler günlük alışverişleri için her geçen gün daha fazla online kanalları tercih etmekle birlikte otomobil gibi ürünlerin satışında bu kanalların yeri hakkında hala soru işareti bulunmaktadır. Endüstrinin önündeki soru ise; Otomotiv endüstrisi dijital platformları ve sunulan müşteri deneyimini tüketicilerin beklentilerini karşılayabilecek şekilde uyarlayabilme becerisine sahip mi? “ dedi.
Bir sonraki araç: Araç tipine göre SUV, motor tipine göre hibrit ve elektrikli ilk sırada
Farklı çalışmalarda ve ODD satış raporlarında da sıklıkla ortaya çıkan yerli tüketicinin SUV gövde tipindeki otomobillere olan ilgisi bu çalışmada da kendini gösteriyor. Yüzde 55 gibi büyük bir oranla bir sonraki araçları için SUV gövde tipini tercih edeceklerini belirten tüketicilerin ikinci tercihleri ise yüzde 24’lük oran ile sedan araçlar. Kuşaklar arasında karşılaştırma yapıldığında ise Z kuşağının tercihlerinin farklılaştığı görülüyor. Diğer tüm yaş gruplarında SUV’ler en popüler tercihken, Z kuşağı için hatchback araçlar öne çıkıyor.
Motor tiplerine bakıldığında ise hibrit, elektrikli ve diğer alternatif yakıt hücreli araçlara duyulan ilgi son derece yüksek iken (yüzde 75), dizel ve benzinli motora sahip araçlara duyulan ilgi ise yüzde 25 seviyesinde. Bu da tüketicilerin artan yakıt fiyatları ve çevresel etkilerle birlikte fosil yakıtlı araçlardan vazgeçmeye başladıklarına işaret ediyor.