Tedarik zinciri yönetiminde verdiği katma değerli lojistik hizmetleriyle 31 yıldır ulusal ve uluslararası müşterilerin çözüm ortağı olan Sertrans Logistics, sektöre yepyeni bir bakış açısı kazandıracağı “B4B4C” yaklaşımının detaylarını, Echo Summit’te üstlendiği oturumda paylaştı. Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu yaklaşımla birlikte lojistik dünyasının merkezine de “tüketiciyi” aldıklarını söyledi.
Sertrans Logistics, e-ticaret sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren Echo Summit’teki “B4B4C” oturumunda, sektörde yepyeni bir yaklaşımın liderliğini üstlendiklerini duyurdu. Lojistik dünyasının merkezine “tüketiciyi” alan ve ticaretin üretici, marka ve tüketici boyutlarının tamamında katma değer sağlayan yaklaşımın tüm detaylarını paylaşan Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, B4B4C yaklaşımının sektör açısından önemli bir değişimin mihenk taşı olacağını belirtti.
Dijital teknolojilerin gelişimi, hız, verimlilik ve sürdürülebilirliğin birer ihtiyaç haline gelmesiyle birlikte, küresel ticarette de tarihin en önemli dönüşümünün yaşandığını söyleyen Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Keleş, bu dönüşümün tüketiciler ile markalar, markalar ile üreticiler, üreticiler ile tedarikçiler arasındaki bağları güçlendirdiğini; lojistik sektörünün de küresel ticaret zincirinin aksamadan, hızlı ve verimli bir şekilde yürümesi için stratejik roller ve önemli sorumluluklar üstlenmek zorunda olduğunu ifade etti.
B2B’den B4B4C’ye
Bu sorumlulukların en iyi ve sürdürülebilir şekilde yerine getirilmesinin yolunun yepyeni bir bakış açısı kazanmakla mümkün olduğunu belirten Nilgün Keleş, “B2B ve B2C; hepimizin sıklıkla telaffuz ettiği iki kavram. Küresel ticarette yaşanan büyük değişimle birlikte bu iki sektörel tanımlamanın ortadan kalkması ve iç içe geçmiş bir sürecin yaşanması kaçınılmaz. Yani günün sonunda tüketicinin (consumer) talep ve isteklerini anlamadan, daha da önemlisi bu taleplere uygun çözümleri ortaya koymadan, işi (business) yönetmek artık mümkün değil. B2C için tüketici uzun süredir iş modelinin merkezindeydi. Artık B2B’nin merkezine de tüketici geldi veya gelmek zorunda. İşte biz bu yeni yaklaşıma B4B4C ‘Business For Business For Consumer’ diyoruz.” dedi.
“Müşterimizin müşterisinin de ihtiyaçlarını yakından takip etmeliyiz”
Teknolojinin ilerlemesi, hatta adeta başrole soyunmasının ve pandemiyle birlikte daha da önce çıkan e-com dönüşümünün; firmaların küresel rekabetten pay alma ve sürdürülebilir kârlılık için iş modellerini değiştirme ihtiyaçlarını kaçınılmaz kıldığını söyleyen Keleş, “Bir lojistik firmasının, müşterinin tüm tedarik zinciri süreçlerini tek elden yönetme ihtiyacı bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış durumda. Bu süreçte ister e-com, ister normal depo operasyonları olsun, müşterilerimizin stoklarını tek çatı altında yönetebilme kabiliyetine sahip olmamız gerekiyor. Aynı müşterinin farklı coğrafyalardaki e-com operasyonlarını yönetebilme, buna istinaden uluslararası nakliye ve antrepo hizmetlerini tek çatı altında toplayabilme kabiliyetlerini de kazanmalıyız. Müşterimizin hayatına bu kadar dahil olunca, artık müşterimizin müşterisinin talep ve ihtiyaçlarını yakından takip etmeli; bu ihtiyaçlara yönelik hızlı ve sürdürülebilir bir bakış açısıyla çözüm üretmeliyiz. Bu yüzden tüketici (consumer) artık lojistik dünyasının da merkezindedir ve sektördeki tüm oyuncular bu yeni duruma göre iş yapış tarzlarını organize etmelidir.” şeklinde konuştu.
“İnsan kaynağı ve gelişmiş teknolojik altyapı şart”
Lojistik olarak en iyi yaptıkları işi ticaret zincirini güçlendirmek için seferber etmeleri ve zincirin halkalarını birbirine daha sıkı bağlayan oyuncu olmaları gerektiğini ifade eden Keleş, bu değişimi hayata geçirebilecek şirketlerin, mavi yakasından beyaz yakasına kadar insan kaynağı organizasyonunu bu yeni düzene uygun hale getirmesi gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Ayrıca bu tür bir yapıyı yönetebilmek ciddi bir operasyonel gereklilik, gelişmiş bir teknolojik altyapı ve sağlam bir finansal gücü olmaksızın sürdürülebilir olamayacaktır. Bu nedenle yeni dönemde bu özelliklere sahip olmayan şirketlerin sistemin dışında kalması kaçınılmazdır.”