Markalara pazar yeri yönetiminde altın kurallar

0

Türkiye, 84 milyonluk genç ve dinamik bir nüfusu ile küresel salgın döneminde dünyanın en hızlı dijitalleşen ülkesi oldu. 2020 yılına kadar internet kullanımı 18-45 yaş aralığı tarafından iş ve eğlence amacıyla gerçekleşirken, 2020-2022 arasında toplumun tümüne yayıldı ve kişi başı kullanımı günlük 8 saat ortalamasını aştı. Büyük kısmı son 2 yılda olmak üzere 60 milyon kişi de Fecebook, Instagram, Twitter, YouTube gibi sosyal medya mecralarının üyesi oldu ve Influencer marketing ile tanıştı. Türkiye’de bir ürün ve hizmetten yararlanılmadan önce Influencer marketing çalışmalarını inceleyerek karar verme oranı yüzde 80’lere dayandı. Bu yükseliş beraberinde online alışverişin canlanmasını getirirken; 2021 yılı verilerine göre Türkiye’deki e-ticaret ve e-ihracat sitelerinin sayısı 320 bin bandını aştı. Artık e-ticaret ve e-ihracat siteleri arasında hem yerel hem de küresel anlamda ciddi bir rekabet söz konusu. Birçok şirket yaptıkları anlaşmalarla başta elektronik olmak üzere, giysi, kozmetik, ayakkabı, gıda ve hazır yemek alanında önemli indirimlere imza atarken, doğru hazırlanmayan kampanyalar, hedef kitleye ulaşamayan çalışmalar ve pazar yeri yönetimlerinin yanlış yapılması nedeniyle başarıya ulaşamıyor. Dünyanın 126 ülkesinde e-ticaret ve e-ihracat şirketlerinin hem Influencer marketing hem de pazar yeri çalışmalarını yöneten Digital Exchange’in uzman ekibi, e-ticaret ve e-ihracat markalarına doğru pazar yeri kullanımının önemini anlattı.

Tüketiciyi tanıyın, ihtiyaçları belirleyin

Markaların Türkiye’de ve uluslararası arenada faaliyet gösteren e-ticaret sitelerinde birden fazla pazar yeri olduğunu ifade eden Digital Exchange ekibi, şu açıklamayı yaptı: “Pazar yerlerini yönetmek, esasında markaların görevi ve işlevi değildir. Çünkü pazar yeri yönetimi başlı başına bir uzmanlık ister. Hem Türkiye’de hem de yurt dışında faaliyette bulunan bir e-ticaret ve e-ihracat sitesindeki pazar yerinde

  • Tüketiciyi tanımak
  • İhtiyaçlarını belirlemek
  • Hangi ürün ve hizmete ilgi duyduğunu anlamak
  • Bütçe ortalamasını bilmek

Hangi kampanyaları dikkate aldığını öğrenmek en önemli koşulların başında gelir. Tüm markalar belli bir bedeli ödeyerek bir pazar yeri açabilirler, fakat mühim olanı pazar yerini açmak değil onu en iyi şekilde ayakta tutmak, markaya faydalı, ciro getiren, bilinirlik sağlayan ve tüketicinin olumlu referansını alacak şekilde yönetmektir.

Yanlış yönetim markaya zarar verir

Markaların pazar yeri açtıktan sonra hedef kitlelerine ürün ve hizmeti pazarlayabilmek için profesyonel yardım almasının ciroyu artırdığı ve marka bilinirliğini artırdığını vurgulayan Digital Exchange ekibi, “Bir pazar yeri açan marka, ‘Ben buraya sürekli ürün eklerim ve lojistik ağını kullanarak bunu tüketiciye yollarım’ diye işe başlıyor. Bir süre sonra kendi pazar yerinin tüketici tarafından ziyaret edilmediğini ya da ürünlerinin gönderiminden, kullanımına kadar birçok sorunun sayfasında şikayet olarak yer aldığını görüyor. Bu da diğer müşterileri olumsuz yönde etkiliyor. Pazar yeri yönetimi başlı başına profesyonellik isteyen bir iştir. Markanın kendi iç kadrosu imal ettikleri ürün ve devreye aldıkları hizmetin kalitesini, iç dengelerini ve sunumunu hazırlamakla mükelleftir. Markaların kendi kadroları iş pazar yeri yönetimine gelince, büyük oranda başarısız oluyorlar. Çünkü etnik pazarlama devreye giriyor. Almanya’ya ürün yollamak bile başlı başına bir bilgi gerektirir. Berlin’deki tüketici kitlesi ile Münih aynı değildir. Irak’ta Bağdat’ta başta Erbil şehrinde başka bir tüketim alışkanlığı vardır.” denildi.

Tanıtımdan lojistiğe kadar yönetilecek süreç

Markaların artan döviz kuru nedeniyle ihracat yapma isteklerinin arttığını, bu nedenle de pazar yeri arayışlarının da yükseldiğini kaydeden Digital Exchange ekibi, şu bilgileri verdi:

Pazar yeri yönetimi bir bütünsel süreçtir. Şu başlıkları içerir:

  • Ürünün ve hizmetin görsellerle, videolarla ve tam olarak neleri kapsadığına ilişkin metin ile eksiksiz şekilde anlatılması,
  • Tüketicinin kullanım deneyimine ilişkin güncel yorumları ve markanın onlara verdiği yanıtlar,
  • Fiyatlandırmanın diğer rakipleri göz ederek yapılması,
  • Ürünün lojistiğinin tam zamanında, hatasız, eksiksiz şekilde gerçekleştirilmesi ve bunun takip edilmesi
  • Her türlü soru ve sorunda kısa sürede etkili ve çözüm sağlayacak şekilde geri dönüş yapılması
  • Tüm bu süreçlerin öncesinde ve devamında Influencer marketing yaparak, tüketiciye ulaşılması, kararları üzerinde etkili olunması, marka algısının yükseltilmesi ve potansiyel müşterilerin de gerçek müşteriye dönüştürülmesi.

Görüldüğü üzere e-ticaret ve e-ihracat konusunda pazar yeri yönetiminin birçok birleşeni bulunmakta. Bunlar sadece bir yer kiralayarak oraya ürünlerin görselini koymaktan ve kargo yapmaktan ibaret olmuyor. Süreçler iyi yönetilmediği zaman, iç ekibin emrine verilmiş milyon dolarlık bütçeler bile şirkete zarar ettiren noktaya gelebiliyor.

Profesyonel yöneticiler profesyonellerle çalışır

Digital Exchange CEO’su Emrah Pamuk, Türkiye’nin dünya geneline göre Covid-19 salgını sürecinde dijitalleşmeden payını daha çok aldığını belirterek, “Tüm araştırmalarda Türkiye’nin 2020-2025 arası e-ticaret ve e-ihracatta alacağı payın, 2020’nin ilk 3 ayında alındığını gördük. Büyük bir ivmelenme yaşandı. Bunda salgının olumsuz etkisinin payı büyük oldu. Türkiye’deki e-ticaret şirketleri onlarca milyar dolarlık piyasa değerine ulaştı. Doğru pazar yeri yönetimi yapan markalar, bunu Influencer marketing ile destekledikleri zaman kendi hedeflerini aştılar. Onlar da çok önemli büyüme oranlarını yakaladılar. Influencer marketing ile Pazar yeri yönetimi birbirini destekleyen konulardır. Biri olmayınca, masanın ayakları eksik olur. Bu nedenle de şirketler iletişim ve pazarlama birimlerini profesyonellerden oluşturmalılar, çünkü şirket içi profesyoneller mutlaka Influencer marketing ve pazar yeri yönetimi konusunda da profesyonellerle çalışmaları gerektiğini bilirler.” diye konuştu.

İnfluencer marketing bazı markaların tekeli olmamalı

Markaların Influencer marketing çalışmalarının çok önemli olduğunu belirten Pamuk, “İhracat yapan şirketler barter ile Influencer marketing yoluna gidiyorlar. Bu konuda çalışan oldukça yetkin Influencer’lar var. Öte yandan piyasada sadece belli markaların Influencer marketing yapması ile işler yürümez, diğer markaların da bu noktada yerlerini alması gerekir. Böylece çeşitlilik artar, markalar arası rekabet doğru bir alanda devam eder. Digital Exchange olarak doğru markaya, doğru bütçe ile doğru Influencer’ın buluşmasını sağladığımız için küresel şirketler tarafından tercih ediliyoruz.” dedi.

Van Hool, İsveç Malmö için 21 akü elektrikli trambüs üretiyor

0

Bağımsız bir kentiçi otobüsü, seyahat otobüsü ve endüstriyel araç üreticisi olan Van Hool, İskandinavya’nın en büyük yolcu taşımacılığı şirketi Nobina ile 21 adet Exqui.City modeli akü elektrikli 24 metrelik körüklü trambüs için sözleşme imzaladı. Trambüsler, toplu yolcu taşımacılığı için İsveç Malmö’de 2022 yılının ortalarında hizmete girecek. Plug-in akü elektrikli araçlar Malmö’deki Nobina deposunda şarj edilecek.

Van Hool CEO’su Filip Van Hool, konuyla ilgili olarak “Bu sipariş, Nobina’nın Van Hool’a duyduğu güveni doğruluyor. Bu, Van Hool için yeni ve önemli bir referans ve şirketin teknolojik gücünün yadsınamaz bir kanıtı. Van Hool, yüzde 100 sıfır yayımlı kentiçi ve seyahat otobüsü yelpazesine kendini adadı. Yerel uygulamaya bağlı olarak sunduğumuz çeşitli yüzde 100 sıfır yayımlı çözümlerin – akü elektrik, troleybüs ve hidrojen – dünya çapında toplu taşıma şirketlerinin üstlendiği çevresel ve sürdürülebilirlik girişimlerine bir yanıt verebileceğine inanıyoruz. Bağımsız bir Belçikalı kentiçi ve seyahat otobüsü üreticisi olarak, dünyanın her yerindeki müşterilerimizle, şimdiye kadar en az 1.200 elektrikli araç teslim ettik. Van Hool’un gücü, yüzde 100 akü elektrikli araçlar ve bununla birlikte gelen şarj altyapısı dahil olmak üzere elektrikle çalışan çeşitli karmaşık araç türlerinde çok fazla deneyim kazanmış olmamız gerçeğinde yatıyor.” dedi.

Nobina Group Filo Müdürü Jens Råsten ise şunları söyledi: “Skånetrafiken ve Van Hool ile birlikte bu yolculuğa devam etmekten gurur duyuyoruz ve Malmö’de modern, güvenli ve sürdürülebilir toplu trafik çözümünü daha da geliştirmek üzere Kuzey ülkelerinde türünün ilk örneği olarak yeni nesil 24 metrelik, tamamen elektrikli sıfır yayımlı trambüsleri devreye alıyoruz.

Exqui.City, bir otobüsün esnekliğini bir tramvayın verimliliğiyle birleştiriyor. Bu trambüsler, farklı bir fütüristik tasarıma ve klima, düşük gürültü seviyeleri ve yumuşak aydınlatma ile yüksek düzeyde konfora sahip. Düşük biniş yüksekliği ile optimum erişilebilirlik ve dört çift kapı sayesinde kolay giriş ve çıkış sunuyor. Bu tür bir araç, artık yüzde 100 sıfır yayımlı çok güçlü bir platform üzerine inşa ediliyor: akü elektrik, troleybüs ve hidrojen. Bu platform, hem 18 hem de 24 metrelik sürümlerde Exqui.City’yi bu farklı çevre dostu güç sistemlerinin kullanımı için bir temel haline getiriyor.

18 ve 24 metrelik sürümleri bulunan Exqui.City ile Van Hool; güvenli, çevre dostu, verimli ve uygun maliyetli kentsel toplu taşıma talebine gerçekçi bir yanıt sunuyor. Halihazırda, başta Avrupa’da olmak üzere, Fransa’nın denizaşırı bölgelerinden Martinik’de dahil, 17 kentte 300’den fazla trambüs çalışıyor.

STEYR Hybrid Drivetrain Konzept shortlisted for major award

0

STEYR is set to reveal the next step in the development of its Konzept tractor, the Hybrid Drivetrain Konzept, following its shortlisting by the DLG in its Agrifuture Concept awards. From this shortlist, five concepts will be selected in a second round by the DLG-appointed jury of independent international experts. The digital awards ceremony will take place on 15th February 2022.

A  new  prize  scheme  from  the  Agritechnica  organiser,  the Agrifuture  Concept  awards focus  on machines that offer the promise of significant technical progress over the coming decade, coupled with the realistic possibility of implementation. The STEYR Hybrid Drivetrain Konzept remains a conceptual study that will not enter production in itself, but does include developments beyond those on the original Konzept tractor that may find their way onto production tractors in the future.

We are really pleased that the STEYR Hybrid Drivetrain Konzept development has been shortlisted for this new award,” says Peter Friis, Head of STEYR Europe Commercial Operations.

While not set for production as a whole, this study blends a number of technical developments that may appear on future STEYR tractors, and underlines how we are always seeking to harness the very latest technology make our machines more productive for the customer.