Boom in demand for zero-emission commercial vehicles at the municipal level

0

Quantron AG, specialist in battery and hydrogen-powered commercial vehicles, was an exhibitor at IFAT 2022 in Munich. IFAT is the largest platform worldwide for water, sewage, waste and raw materials management with around 120,0000 visitors and 3,000 exhibitors from 155 countries. During the four days of the trade fair, Quantron AG received various orders for new zero-emission vehicles and numerous enquiries about converting existing diesel commercial vehicles to electric drives, primarily from municipal companies.

The demand from the companies focused on all-electric vehicles from the heavy-duty segment, e.g. refuse collection vehicles such as the QUANTRON QHB 27-280 as well as light and medium-duty transporters both equipped with hydrogen fuel cell technology, realised with the exhibited QUANTRON QLI FCEV, and battery-electric driven as with the QUANTRON QARGO 4 EV.

QUANTRON-QHB-27-280
QUANTRON QHB 27-280

It is clearly noticeable that municipal companies in particular feel the pressure to act and now want to convert their fleets to be emission-free,” says Reiner Dellori, Chief Product Advisor at Quantron AG. “The problem for many companies is the implementation of the EU Clean Vehicles Directive on the one hand, with rising operating costs for diesel-powered vehicles and the inability of established manufacturers to deliver on the other. In contrast, QUANTRON is able to deliver suitable vehicles within only a few months.

As a result, QUANTRON was able to sell additional battery-electric operated QUANTRON QARGO 4 EV Light Transporters at the fair. The vehicle was launched at the end of April 2022 and ideally suited for sustainable transportation tasks in inner-city areas and for last-mile deliveries. Fully-electric refuse collection trucks in particular are of great interest to local authorities. With the QUANTRON QHB 27-280, which is based on the Mercedes-Benz Econic, QUANTRON is producing a vehicle that is particularly pleasant for residents and vehicle personnel alike thanks to its emission-free and low-noise mode of operation. Featuring a battery capacity of 280 kWh, the refuse collection truck effortlessly manages a complete shift and can simply be charged overnight for everyday use.

QUANTRON-QLI-FCEV
QUANTRON QLI FCEV

Furthermore, QUANTRON was also able to inspire customers regarding its hydrogen-powered vehicles. The QUANTRON QLI FCEV Light Transporter, based on the Iveco Daily, was developed in close cooperation with QUANTRON partner and fuel cell expert, AE Driven Solutions. The tremendous interest shown by trade fair visitors in the hydrogen fuel cell vehicle demonstrates that municipal companies are very open-minded when it comes to the innovative energy source.

Together with its partner, Ballard Power Systems, QUANTRON is working on the development of hydrogen-powered vehicles in the heavy sector. The first vehicle of the joint hydrogen offensive will be presented at the IAA Transportation Fair in September 2022.

Membran teknolojisjyle sürdürülebilir madencilik

0

Elektromobilite de dahil olmak üzere geleceğin birçok teknolojisi, tükenebilir kaynaklardan metalik ham maddelere ihtiyaç duyuyor. Yüksek teknolojili metaller indiyum, germanyum, kobalt, lityum ve nadir toprak elementleri (NTE) Avrupa Birliği‘nin 2020 yılında açıkladığı kritik hammadde listesinde yer alıyor.

Coğrafi dağılımları düzensiz ve erişimleri zor olan birçok birincil hammadde, dünya çapında yalnızca birkaç ülkede bulunuyor. Bazı durumlarda, o kadar küçük miktarlarda oluşuyorlar ki, ekstraksiyon hacamaları son derece kârsız oluyor. Buna ek olarak, madencilik çalışmaları da çevre üzerinde ciddi bir etkiye sahip.

Bu noktada Audi Çevre Vakfı alternatif ekstraksiyon yöntemleri geliştirmek amacıyla yeni bir projeyi hayata geçirdi. Freiberg Madencilik ve Teknoloji Üniversitesi‘ndeki Termal, Çevre ve Kaynaklar İşlem Mühendisliği Enstitüsü ile başlatılan çalışmada, hammaddeleri güvenceye almak yeni alternatif ekstraksiyon yöntemleri oluşturmayı içeren iki yıllık bir araştırma projesi başlatıldı. Madenciliğin nasıl daha sürdürülebilir hale getirileceği sorusundan hareket eden araştırmacılar, bir araştırma madeninde, yani hem yeraltındaki gerçek çalışma ortamlarında, hem de laboratuvarda teoriyi uygulamaya koydular.

Farklı yöntemlerin kombinasyonu

Büyük çaplı delme ve patlatma yoluyla doğal çevreye zarar vermeden cevherlerden yüksek teknolojili elementleri çıkarmayı amaçlayan çalışmada, geleneksel cevher madenciliğinin aksine, modern cerrahi uygulamalara benzer mikroinvaziv yöntemler kullanıldı. Bu birkaç avantıjı da beraberinde getirdi: Ağır makine kullanımı olmadığından, çok daha az enerji ve daha az kimyasal kullanılıyor ve ayrıca araziye de zarar verilmiyor. Büyük madencilik faaliyetlerinden önemli ölçüde kaçınıldığı ve küçük miktarlarda bile olsa cevher çıkarılabildiği için sürecin çevre dostu ve yenilikçi olduğunu belirten Audi Çevre Vakfı Direktörü Rüdiger Recknagel, bu sayede ithalat bağımsızlığının güçlendirileceğini ve böylece arz güvenliğinin artacağını belirtiyor.

Madenci bakteriler

Yerinde (in-situ) biyoliç olarak bilinen süreç, Freiberg Üniversitesi’ndeki araştırma madeninde, gerçek koşullar altında test edilmeden önce laboratuvarda geliştirildi ve optimize edildi. Yeraltındaki cevher damarında küçük delikler açan araştırmacılar, liç ile değerli elementlerin, madende halihazırda bulunan mikroorganizmaların yardımıyla cevherden çözülmesini sağladılar. Bakterilerin, metal iyonlarının bir çözeltiye aktarılmasına yardımcı olan küçük madenciler olduğunu söyleyen Termal, Çevre ve Kaynaklar Enstitüsü Proses Mühendisliği Enstitüsü’nden Roland Hasenerder, bu süreç boyunca mineral bileşenlerin bir kısmının çözüldüğünü söylüyor ve bu adımı doğrudan iki aşamalı membran tedavisine benzetiyor. Ek olarak, mikroorganizmalar ayrıştırılıyor ve döngüsel bir ekonomi için liç işlemine geri döndürülüyor. Bu sayede şantiyede çalışmanın, nakliye maliyetinin veya lojistik gayretinin ortadan kalktığına dikkat çekiliyor.

İşlem, çok bileşenli bir karışımdan; düz ekranlar, dokunmatik ekranlar, navigasyon sistemleri, fiber optik teknolojisi, bilgisayar çipleri, fotovoltaik sistemler ve otomotiv rulmanları gibi bir dizi yüksek teknoloji ürünü için son derece gerekli iki stratejik metali, indiyum ve germanyumu ayırmayı ve zenginleştirmeyi amaçlıyor.

audi-membran-02
Büyük çaplı delme ve patlatma yoluyla doğal çevreye zarar vermeden cevherlerden yüksek teknolojili elementleri çıkarmayı amaçlayan çalışmada, geleneksel cevher madenciliğinin aksine, modern cerrahi uygulamalara benzer mikroinvaziv yöntemler kullanıldı.

Yeraltı laboratuvarı ve saha testleri verimliliği kanıtlıyor

Sistemin 147 metre yerin altında, yüzde 90’ın üzerinde nem ve 10 santigrat derece sıcaklıkta damlayan asitli su koşullarında nasıl performans göstereceğini öğrenmek isteyen uzmanlar, bakteriyel çözeltinin bileşimi, hedef elementlerle zenginleştirme, kullanılan proses ve hedef elementlerin verimi gibi parametreleri incelediler. Yapılan testler, sistemin verimliliğini kanıtladı. Ayrımı önemli ölçüde iyileştirmek amacıyla basıncı, akış hızını ve saflaştırma işlemlerini ayarladıklarını söyleyen Haseneder ayrıca germanyum için ayırma verimliliğinin laboratuvar deneylerine kıyasla yüzde 20 arttığını da belirtti.

Gelecekte, kobalt gibi elementler için de kullanılabilecek bu sürdürülebilir ekstraksiyon süreci, hem düşük değerli malzeme konsantrasyonuna sahip düşük tenörlü cevherlerden, hem de ikincil hammaddelerden değerli elementlerin çıkarılmasına imkan tanıyacak. Aynı zamanda mevcut olan altyapıyı kullanarak mevcut maden sahalarında kullanım için de uygun. Sürecin kentsel madencilik gibi diğer alanlarda da uygulama bulabileceği de tahmin ediliyor. 

Diğer sahalarda uygulama için uygun ortak arayışına tüm hızıyla devam eden Freiberg Madencilik ve Teknoloji Üniversitesi, mikroinvaziv madenciliği küresel olarak uygulamayı nihai hedef olarak belirliyor.

Thermo King introduces Athenia MkIII Series, new HVAC roof units for diesel and CNG buses

0

Thermo King, a leader in transport temperature control solutions and a brand of Trane Technologies, introduced the new Athenia MkIII heating, ventilation and air conditioning (HVAC) roof units for diesel and CNG buses. The new range features advanced technology and design to maximise passenger comfort, while reducing operating costs and environmental impact with lower fuel consumption, noise and carbon footprint.

Thermo King is known for closely collaborating with bus OEMs and bodybuilders. We have always been developing our solutions based on their needs and tailored to their bus types,” said Peter Hansen, product leader Marine, Rail and Bus HVAC at Thermo King. “With the Athenia MkIII Series we are delivering high performance, optimal temperature control and airflow that combined with fresh air control create maximum comfort for the passengers and staff. At the same time, we lower operating costs due to increased component lifetime, reduced unit weight, enhanced fan technology and better control.

The new Athenia MkIII units:

  • offer higher blower speed and higher maximum cooling performance thanks to the optimized position of the evaporator and the blowers
  • are lighter than the predecessor contributing to lower fuel consumption and carbon footprint
  • generate low operating noise to enhance passenger comfort and minimize impact in noise-sensitive urban areas
  • feature customizable CANAIRE control system with ergonomically designed LCD driver panel to control the A/C roof units as well as driver’s area front-box and the preheater. The flexible system handles up to seven temperature zone for single, articulated or double articulated buses
  • feature AdvanTech Fresh Air control option that uses built in CO2 sensors to manage the intake of fresh air based on internal aur quality measurements
  • are compatible with bus roofs with a radius from flat to 7.5m and feature an ergonomic design to give easy access to components, minimizing installation, maintenance and service costs
  • come in cool only or cool/heat versions as well as a wide range of cooling capacities, making them suitable for operation in cool, mild or hot climates.