Turkish Cargo ve Turkishtime’ın birlikte düzenlediği Sektörler Uluslararası Rekabet Stratejileri Ortak Akıl Toplantıları’nın ilki, otomotiv sektörü temsilcilerini bir araya getirdi. SEDEFED’in de ev sahibi olarak yer aldığı toplantıda; Türkiye’nin otomotivde iç ve dış stratejisi, sektörün Ar-Ge yatırımlarında geldiği nokta, Sanayi 4.0’ı ele alış biçimi, kurdaki dalgalanmalardan nasıl etkilendiği ve tedarik zincirini oluşturan halkaların sektör için yarattığı değer tüm yönleri ile ele alındı.
Turkishtime’ın geleneksel bir kimliğe büründürerek düzenlemeye devam ettiği “Ortak Akıl Toplantıları”, 18 Eylül tarihinde otomotiv sanayicilerini aynı masa etrafında topladı. Prof. Dr. Emre Alkin’in moderatörlüğünde düzenlenen Otomotiv Sektörü Ortak Akıl Toplantısı’na; Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı / SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, Otomotiv Sanayi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi /Anadolu Isuzu Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Yusuf Tuğrul Arıkan, TOSB Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkan Vekili / Eku Fren ve Döküm San. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, Bosch Sanayi Ticaret A.Ş. Mobilite Çözümleri İlk Donanım Satış Direktörü Gökhan Tunçdöken, HyundaiAssan Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Arfesan İcra Kurulu Üyesi Fuat Burtan Arkan, Pimsa Adler Otomotiv A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Ömer İltan Bilgin, Farplas Genel Müdürü Ali Rıza Aktay, Tofaş Dış İlişkiler Direktörü Güray Karacar, Hema Endüstri Genel Müdürü Osman Tunç Doğan, Autoliv Cankor Otomotiv Emniyet Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Özgür Özdoğru, Kırpart A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Şahin Saylık, Anar Metal Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sarıhan, TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün ve Turkishtime Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Özkan katıldı.
Sektördeki dönüşüm iyi ele alınmalı
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisi için de kaldıraç görevi üstlenen otomotiv sektörü, gerek büyüklüğü gerekse etki alanı açısından en önemli sanayi dallarından biri konumunda yer alıyor. Son yüzyılda otomobil kültürü, dünya geneline yayılırken sektör, dünya ekonomisine yön vermenin yanında; insanların nerede ve nasıl yaşadıkları noktasında da önemli değişimleri beraberinde getiriyor. Dünya otomotiv sektöründeki köklü dönüşümlerin yanında, dünya ticaretindeki korumacı politikalar ve Brexit sürecinin, Türk otomotiv sektörünü önümüzdeki dönemde daha da zorlayacak unsurlar olabileceğinden endişe ediliyor. Sektör temsilcileri, esas bakılması gereken konunun; otomotiv sanayindeki dönüşüm olduğuna dikkat çekerken, bu dönüşümün çok iyi ele alınıp, stratejilerin buna göre belirlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Sektör çevreleri, şirketlerin bugünkü problemler üzerine çalışıp, kârlılıklarını ve işlerini sürdürülebilir kılarken, buna paralel olarak küresel pazarın gittiği bu alanda mutlaka bir şeyler yapması gerektiğini belirtiyor.
Otomotiv, küresel değer zincirinde yerini sağlamlaştırıyor
Otomotiv sektörü yarattığı yüksek katma değer, istihdam ve küresel ticaretten aldığı pay ile Türkiye ekonomisi açısından önemli bir yerde duruyor. Türkiye ihracatının beşte birini, tek başına gerçekleştiren sektörün, Ocak – Ağustos 2019 döneminde gösterdiği performansa bakıldığında; 20 milyar dolarlık bir ihracat rakamına imza atarak, üretiminin yüzde 85’ini yurtdışı pazarlara aktardığı görülüyor. Otomotiv ana sanayindeki güçlü küresel oyuncular ve dünyadaki diğer otomotiv üreticilerinin tedarikçisi konumundaki yerli yan sanayi üreticileri de son dönemde kurdaki dalgalanmadan kaynaklı düşüşle birlikte, küresel değer zincirinde yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Otomotiv sanayinin tedarik sanayi ile birlikte 32 milyar dolarlık ihracatla ciddi anlamda liderliği devam ediyor. Ama sektör için aynı zamanda bazı tehditler de söz konusu. Bu tehditlerin başında, ihracat pazarlarındaki gelişmeler geliyor. Dünyada özellikle Çin’de bir duraklama söz konusuyken, ABD’de de yerinde sayıyor. Sektörün en büyük pazarı olan Avrupa’da bir gerileme kendini gösterirken, bu durum sektörün ihracatına gölge düşürüyor. Bu noktada sektör temsilcileri, yeni pazarlar bulup, ihracatın artırılması gerektiğini ifade ediyor. Gelinen son noktada dünyanın gittiği yer, artık insan eli değmeden kendinden otomasyonlu ve bol bulutlu sistemlerle devam eden bir üretim şekline evrildi. Bu anlamda sektörün; iç pazarını canlandıracak, ihracatını artıracak, dünyaya entegre edecek, dijital dönüşüme, Endüstri 4.0’a daha fazla puan yaratacak küçük dokunuşlara ihtiyacı söz konusu. Burada esas bakılması gereken konunun otomotiv sanayindeki dönüşüm olduğunu belirten uzmanlar; bu dönüşümün çok iyi ele alınıp, stratejilerin buna göre belirlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Toplantıda, iç pazarı canlandıracak, ihracatı artıracak, sektörü dünyaya entegre edecek bir tablonun oluşabilmesi için sektör temsilcilerinin katılımıyla aşağıdaki 10 parametrede görüş birliğine varıldı.
1- Uzun vadeli strateji programı yapılmalı: Sektörün Ar-Ge teşviklerindeki düzenlemeden tutun birçok kritik noktada uzun dönemli bir yol haritasına ihtiyacı var. Sektörün iklimi, birçok sektörde olmayan uzun dönemli planlamaya müsait. Bu kadar uzun soluklu bir sektörde, yeni nesil araçlarla ilgili çok daha uzun vadeli yol haritalarının çıkması gerekiyor. Bu anlamda paydaşların devleti de yanına alarak uzun vadeli bir otomotiv sektörü stratejisi ortaya koyması bekleniyor.
2 -Vergilerle ilgili sadeleşme ve rasyonelleşmeye ihtiyaç var: Devreden KDV’ler ve MTV’nin daha rasyonel bir hale getirilmesi gerekiyor. KDV Kanunu’nun 29’uncu maddesi; “Devreden KDV’ler iade edilemez.” diyor, yani nakit olarak ödenemez. Bu nedenle devreden KDV’ler, sektörün sırtında bir yük olarak duruyor. Bir çözüm önerisi olarak; bu alacaklar devlet garantili poliçeye dönüştürülebilir veya sektör aldığı kredilerde bunları teminat olarak gösterebilir.
3- Lojistik altyapısı ile ilgili eksikliklerin acilen giderilmesi: Türkiye’nin lojistik ile ilgili özellikle de demir yollarının hem geometrisi hem de vardığı noktalarla ilgili eksiklikleri söz konusu. Demir yolu taşımacılığına dair alanların genişletilmesi gerekliliği su götürmez bir gerçek olarak sektörün karşısında duruyor. Yüzde 75 oranında Avrupa ile çalışan sektör, mal giriş çıkışının hiçbirinde demiryolu üzerinden akış sağlayamıyor. Türkiye’de özellikle lojistik merkezleri, demir yolu bağlantıları ile güçlendirilerek sektörün rekabet kabiliyeti artırılabilir.
4- Dijital altyapı ve otomasyon alt yapısındaki açıklar kapatılmalı: Dünyanın gittiği yer, artık insan eli değmeden kendinden otomasyonlu ve bol bulutlu bir sistemle devam eden bir üretim şekli. Hele ki bir de elektrikli araçlardan bahsediliyor. Burada daha az insan ama daha fazla dijital altyapı gerektiren bir üretime doğru gidiliyor. Bu konuda dünyaya entegre olmakla ilgili bir eksikliğimiz yok fakat alt yapıya dair eksiklerimiz var ve bunları bir an önce tamamlamamız gerekiyor.
5-Ar-Ge desteklerinin belirlenmesi: 1000 tane Ar-Ge merkezinin olduğu Türkiye’de Ar-Ge merkezlerine verilen teşvikler, işletme sermayesine dönüyor. Katma değer yaratan aynı seviyede ya da artan katma değerlere mutlaka teşvik paketlerinin değişmesi gerekiyor. Yüzde 70 ithalat yaparak pazara mal sağlayan bir işletme ile yüzde 30 ithalat yaparak pazara mal sağlayanlar günün sonunda yine aynı oranlarda vergi ödüyor. Teşvik mekanizmasının bu anlamda düzenlenmesi gerekiyor.
6- Uzun vadeli proje bazlı kredi beklentisi: Yatırım ortamının da gelişebilmesi için sektörün uzun vadeli kredilere ihtiyacı söz konusu. Ticari bankalarda hala kredi faizleri yüksek olduğu için sektör uzun vadeli kredi almakta zorlanıyor. Zaten düşük kârla çalışan bir alan oldukları için sektör temsilcileri, yüksek kredi faizleri ile kredi alınmasını mantıklı görmüyor. Bu nedenle uzun vadeli bir proje için ana sanayiyle yapılan kontratlar gösterilerek, uygun ekonomik krediler verilerek uzun dönemde sektöre soluk aldırılabileceği öngörülüyor.
7- Yeni pazarlar için mutlaka diplomasinin devreye girmesi: Enerji satın aldığı yerlere peşin ödeme yapan Türkiye, konu kendi mallarını satmaya geldiğinde diplomasiyi hiç kullanamıyor. Burası devletin devreye girmesi gereken bir alan. Pazar bu kadar hızlı gelişirken, sektörün de bir yandan yeni pazarlar bulup, buradaki ihracatı artırması gerekiyor. Sektör temsilcileriyle birlikte bu konuya eğilerek, nelere dikkat edilmesi ve nelere ihtiyaç olduğu ile ilgili beyin fırtınası yapılmalı.
8- Yatırım mallarının yerlileştirilmesi: Sektör yıllardır üretim yapıyor ama üretimini yaptığı malların makinesini yurtdışından alıyor. Aslında çok pahalı makinelere gerek duyulmadan başarılı üretimler yapılabilir. Eğer otomotiv sanayi katma değerli ürünler üretmek istiyorsa, her şeyden önce makine üretim kabiliyetini kullanmalı. Sektör bu pazarda ilerleyen zamanlarda ayakta kalmak istiyorsa, bu ülkenin kendi makinesini kendisinin üretmesi gerekiyor.
9- Fikri ve mülkiyet hakkı ve patentler: Türkiye’de tüketicinin korunması, sanayi ürünlerinin güvenliği anlamında önemli kanunlar var fakat bunlar yeterince harekete geçirilebilmiş değil. Ne Türkiye’de üretilen ürünlerin ne de ithal edilenlerin lisans anlaşması bulunuyor. Bu, çok ciddi bir güvenlik unsuru. Özellikle otomotivdeki güvenlik parçaları sadece şekli itibarıyla bir testten geçirilerek satışı yapılıyor. Bu konu ile ilgili denetimin hem devlet hem de firma bazında daha titiz yapılması bekleniyor.
10- Yapısal reformlara duyulan ihtiyaç: Özellikle hukuk reformu önemli. Yurtdışındaki müşteriler arasında güvenilirliğimizi sorgulayıp, fabrikaya kadar gelenler var. Bu nedenle hukuk ve yapısal reformların yapılması gerekiyor.