PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, Türkiye 3. parti lojistik pazarına ilişkin araştırmasının sonuçlarını duyurdu. Türkiye’nin 3. parti lojistik pazarının son beş yılda kaydettiği dikkat çekici büyümeye dikkat çeken araştırma, sektörün 2028 yılında yaklaşık 1,8 trilyon TL’ye ulaşabileceğini öngörüyor. Bu büyümenin itici gücü olan temel etkenleri ise küresel rotalarda yaşanan değişimler, müşteri sektörlerinin taleplerindeki artışlar ve Türkiye’nin bir üretim merkezi olarak küresel ölçekteki konumunu güçlendirmesi olarak sıralıyor. Rapor, pazarın tanımı ve büyüklüğü, pazardaki büyüme faktörleri, gelecek büyüme alanları, e-perakende lojistiği ve e-İhracat ile rekabet ortamı başlıklarında toplanıyor.
Araştırma, sektörde sürdürülebilir başarı için yatırımların yapılması gereken yetkinlik alanları arasında, güçlü operasyonel altyapı, müşteri hizmet kalitesi, sağlam mali yapı, ürün-hizmet portföyü entegrasyonu ve teknoloji kullanımının altını çiziyor.
Türkiye önemini artırıyor
Araştırma, son dönemde küresel ticaret rotalarındaki değişime bağlı olarak, Türkiye’den geçen ve Asya-Avrupa arasındaki ulaşım için kritik öneme sahip ‘Orta Koridor’un jeopolitik öneminin daha da arttığına dikkat çekiyor. Yine, 3. parti lojistik sektörü için kilit müşteri konumunda olan kimya, tekstil ve hazır giyim, otomotiv, e-perakende, elektronik, beyaz eşya ve mobilya sektörlerinde iç tüketim talebinin artışı pazarı büyüten etkenler arasında yer alıyor. Küresel tedarik zincirlerindeki kırılmalar sonrası Türkiye’ye gelen üretim kapasiteleri (nearshoring) sayesinde Türkiye’nin ihracatında kaydedilen büyüme de pazarın büyümesinde önemli rol üstleniyor.
Yeni teknolojiler ve düzenlemeler büyümeyi teşvik ediyor
Arz tarafında, döviz kuru değişimleri ve operasyonel maliyetlerdeki artışlar 3. parti lojistik oyuncuları için zorluklar yaratırken, robot, veri analitiği, dron ve blok zincir gibi teknolojilerin artışının yanı sıra “Yeşil Lojistik” gibi düzenlemeler ve Türkiye’nin lojistik altyapısını güçlendirmeye yönelik yatırımları, sektörün büyümesini teşvik ediyor.
E-perakende lojistiği ve e-ihracat başlıkları da, 3. parti lojistik sektörünün büyüme yolundaki önemli iki etken olarak öne çıkıyor.
2019 yılından beri e-ticaret sipariş adedi yılda ortalama yüzde 52 büyüdü ve 2022 yılında yüzde 9’u sınır ötesi olmak üzere 4,8 milyara ulaştı. 2023 yılında toplam ticaret içerisinde yüzde 22’lik paya ulaşan e-ticaret hacminin 2028 yılında %29’a ulaşacağı tahmin ediliyor.
Araştırma sonuçları bu büyümede, artan internet kullanımı, değişen tüketici alışkanlıkları, tedarikçilerin online satış eğiliminin artması, uzaktan ödeme imkânları ve e-perakende sektörüne yapılan yatırımların önemli etkisi olduğunu ortaya koyuyor.
Sektörün geleceğine tüketici talepleri yön veriyor
Araştırma bulguları, tüketicilerin e-perakende teslimatları ile ilgili en önemli üç beklentisinin ‘gerçek zamanlı izlenebilirlik’, ‘sağlam ve eksiksiz teslimat’ ile ‘personel tutum ve davranışı’ olduğunu gösteriyor. Araştırma, e-perakende lojistiği pazarının 2023 yılındaki 52 milyar TL’lik seviyeden TL bazında %37 yıllık ortalama büyüme ile 2028 yılında 246 milyar TL’yi aşabileceğine işaret ediyor. Perakende e-ihracat pazarının ise TL bazında %44 yıllık ortalama büyüme ile 2023 yılındaki 28 milyar TL seviyesinden 2028 yılında 185 milyar TL’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Ticaret Bakanlığı’nın sunduğu yurtdışı depo kiralama ve dijital pazaryeri tanıtım desteği gibi e-ihracat destek paketlerinin büyümeyi teşvik ettiği vurgulanıyor. Perakende e-ihracat lojistiği pazarında ise, gümrük mevzuatlarındaki kolaylıklar ve vergi muafiyetlerine bağlı olarak 2023 yılında 3,5 Milyar TL olarak gerçekleşen hacimden 2028 yılında 36,5 Milyar TL’ye yükseliş bekleniyor.
Rekabet ve gelecek öngörüleri
Strategy& araştırması, 3. parti lojistik sektöründe rekabetin gittikçe yoğunlaştığına da dikkat çekiyor. Bunun bir sonucu olarak, sektördeki oyuncular yetkinlikleri ve pazar konumlanmaları doğrultusunda müşterilerine, hedef sektörlerine ve rotalara uygun ürünler ve hizmetler geliştirmeye odaklanıyor. Sektörün geleceğinde başarıyı sürdürmek için ise güçlü operasyonel altyapı, müşteri hizmet kalitesi, sağlam mali yapı, ürün-hizmet portföyü entegrasyonu ve teknolojinin artarak kullanımı yatırım yapılması gereken yetkinlik alanları olarak öne çıkıyor.