TAİD Ağır Ticari Araçlar Derneği, 2024 hedeflerini açıklarken yeni kurumsal lansmanını gerçekleştirdi

0

Ağır ticari araçlar sektöründe yılın ilk çeyreği beklentileri karşılarken 2024’ün gelecek dönemlerinde hareketlilik bekleniyor. 

Ağır Ticari Araç Sektörü’nü aynı çatı altında toplayan TAİD, Yönetim Kurulu Başkanı Burak Hoşgören, yönetim kurulu ve üyelerinin katılımlarıyla düzenlenen toplantıda 2024 yılının ilk çeyreğini değerlendirdi. 2024 yılından beklentiler görüşüldü ve TAİD’in yeni logosu da lanse edildi. 

Türkiye’de ağır ticari araçlar pazarı, istikrarlı bir şekilde büyüme ivmesini sürdürüyor. Büyümenin önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor. Öte yandan ağır ticari araçlar sektörü, son yıllarda önemli bir değişimden geçiyor. Elektrifikasyon, otonom sürüş ve bağlantılı araçlar gibi yeni teknolojiler, sektörde ayrıca bir dinamizm yaratıyor.

TAİD raporlarına göre 2024 yılı Ocak-Mart dönemi ağır ticari araç pazarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3 oranında azaldı. Bu dönemde satışı gerçekleştirilen toplam araç sayısı 10.121 olurken yılın diğer çeyreklerinde ise bir ivmelenme bekleniyor.

Burak Hoşgören, yeni kurumsal kimlik ile ilgili yaptığı açıklamada “Evet, TAİD Derneği’nin logosu değişti. TAİD’in yeni logosu, gücü ve otoriteyi temsil ederken derneğin sektördeki değişime ayak uyduran, modern ve yenilikçi vizyonunun altını çiziyor. Yeni logo, sadece görsel bir değişimi değil, aynı zamanda sektöre dair yeni bir bakış açısını da temsil ediyor. Bu bakış açısı, birlik ve beraberlik, kesintisiz gelişim ve yenilikçilik üzerine kurulu. TAİD, yeni logosuyla birlikte sektörde daha da güçlü bir rol oynamaya ve Türkiye ekonomisine, ağır ticari araçlar sektörünün gelişimine katkıda bulunmaya devam edecek.” dedi.

TAİD derneği bünyesinde bulunan üyelerin faaliyetleri, uzun yol taşımacılığından yurtiçi lojistiğine, dağıtım, inşaat, maden, atık yönetimi de dahil olmak üzere pek çok alanda Türkiye’nin ekonomisi için güçlü bir kaldıraç görevi görüyor. Bu konuya değinen Burak Hoşgören, “Sektörün 2023 yılı ihracat tutarı, 30 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Ağır Ticari Araçlar Derneği olarak ithal edilen ve Türkiye’de üretilen pek çok ticari araç üreticisini aynı çatı altında buluşturuyoruz. Bu markaların hepsi de Türkiye’de birçok farklı sektörün yükünü taşıyor, yerel üretime ve istihdama destek oluyor. Öte yandan araç kullanıcılarımız da ülke üretimi ve ihracatına katkı sağladığı için sektörümüz, stratejik bir öneme sahip bulunuyor.” şeklinde konuştu.

TAİD logo
TAİD’in yeni logosu, gücü ve otoriteyi temsil ederken derneğin sektördeki değişime ayak uyduran, modern ve yenilikçi vizyonunun altını çiziyor.

“Sektörümüz, stratejisini uluslararası standartlara uyum sağlamak ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimsemek üzerine belirliyor”

Burak Hoşgören, şöyle devam etti: ‘‘Sürdürülebilirlik, her açıdan sektörümüz için bir zorunluluk. Avrupa Birliği ve tüm dünyadaki sürüdürülebilir politikaları uygulamak durumundayız. İklim krizinin yarattığı zorlukları ele almak adına dünya, karbon nötr olma hedefine kararlılıkla ilerliyor. Bunun paralelinde, teknolojideki gelişmeler de mobiliteyi radikal bir biçimde dönüştürüyor. Bu da yenilik, verimlilik ve güvenlik açısından bizlere benzersiz fırsatlar sunuyor. Sonuç olarak lojistik ve taşımacılık tarihinde son derece önemli bir dönüşüm dalgası yaşıyoruz. Elektrikli ve otonom araçlar gibi gelişen teknolojiler, sürdürülebilir uygulamalara duyulan acil ihtiyaçla birleşerek iş yapış tarzımızı yeniden şekillendiriyor. Akıllı lojistik çağında bağlanabilirlik, kilit önemde. Gelişmiş telematik, yapay zekâ ve veri analitiğinin entegrasyonu treyler ve ağır ticari araçların tasarlanma, üretilme ve işletilme şekillerinde devrim yaratıyor. Stratejik konumu, kalifiye iş gücü ve canlı girişimci ruhuyla Türkiye, bu devrimde iyi bir konuma sahip. Türkiye sadece bu teknolojileri benimsemekle kalmayıp aynı zamanda sektör liderleri, yeni girişimler ve araştırma kurumları arasındaki iş birliğini teşvik ederek bir inovasyon merkezi haline gelme potansiyeline sahip.

TAİD bünyesinde ağır ticari araç üreticilerinden Ford-Otosan, Iveco, MAN, Mercedes-Benz, Otokar, Renault Trucks, Scania, Volvo Trucks ve Anadolu Isuzu’nun yanı sıra treyler, üstyapı ve yan sanayi markaları Koluman, Krone, Schmitz ve Tırsan da yer alıyor. 

Kässbohrer Treyler Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, TAİD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı görevini üstlenirken yönetim kurulu üyeleri olarak Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Renault Trucks Türkiye Marka İletişim Direktörü Z. Şebnem Uygurtürk, Otokar Ticari Araçlar Yurtiçi Pazarlama ve Satış Direktörü Murat Tokatlı, Krone Treyler Genel Müdürü Semih Pala, Schmitz Cargobull Genel Müdürü Kerem Taş dernekte görev alıyor. 

MAN, hidrojen yanmalı motora sahip araç serisini piyasaya süren ilk Avrupalı üretici olacak

0

Ticari araç üreticisi MAN Truck & Bus, MAN sıfır emisyon portföyünü genişletmeye devam ediyor. Hidrojen yanmalı motora sahip araç serisini piyasaya süren ilk Avrupalı kamyon üreticisi olmaya hazırlanan MAN, başlangıç olarak yaklaşık 200 adetlik araç grubunu Almanya, Hollanda, Norveç, İzlanda ile birlikte Avrupa dışında belirlenen ülkelerdeki müşterilerine teslim etmeyi amaçlıyor. “MAN hTGX” olarak adlandırdığı yeni aracını ilk kez 2024 yılında müşterilerin ulaştırmayı öngören MAN, 2025 yılından itibaren de bu sayıyı kademeli olarak artırmayı planlıyor. Çevreci niteliklere sahip olan yeni MAN hTGX; özellikle inşaat, tank veya kereste taşımacılığı gibi ağır işlerde alternatif sıfır emisyonlu tahrik seçeneği sunuyor. MAN hTGX, ayrıca yeterli şarj altyapısı olmayan bölgelerde ya da yeterli hidrojene sahip pazarlarda kullanılmak üzere akü elektrikli kamyonlara çevre dostu alternatif olarak öne çıkıyor. Sıfır emisyon noktasında çalışmalarını sürdüren MAN, aynı zamanda 2023 yılından bu yana Avrupa’da elektrikli şehir otobüsleri pazarının lideri konumunda bulunuyor.

hTGX ile sıfır emisyon portföyümüze cazip bir ürün daha ekledik

MAN Truck & Bus Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Friedrich Baumann, “Karayolu yük taşımacılığını karbondan arındırmak için akü-elektrikli araçlara odaklanmaya devam ediyoruz. Bu araçlar şu anda enerji verimliliği, işletme ve enerji maliyetleri açısından diğer tahrik konseptlerine göre büyük avantajlara sahipler. Ancak, hidrojen yanmalı motorlarla çalışan kamyonlar, özel uygulamalara ve pazarlara yönelik faydalı bir çözüm. Müşterilerimizin taşımacılık uygulamalarının büyük çoğunluğuna elektrikle çalışan kamyonlarla en iyi şekilde hizmet verebileceğimizi öngörüyoruz. Özel uygulamalar için hidrojen yanmalı sistem veya gelecekte yakıt hücresi teknolojisi uygun bir tamamlayıcı. Hidrojen yanmalı motor H45, kendini kanıtlamış D38 dizel motoru temel alıyora ve Nürnberg’deki motor ve batarya fabrikasında üretiliyor. Bilinen teknolojinin kullanılması, pazara erkenden girmemizin önünü açmasının yanında, hidrojen altyapısının hızlandırılması için de belirleyici ivme sağlıyor. hTGX ile sıfır emisyon portföyümüze cazip bir ürün daha ekledik.” diye konuştu.

MAN Truck & Bus
Kullanılan H45 hidrojen yanmalı motor, 383 kW / 520 beygir gücüne ve 900-1300 devir/dk’de 2500 Nm torka sahip.


MAN hTGX, AB CO2 mevzuatındaki ‘sıfır emisyonlu araç’ kriterlerini de karşılıyor

MAN’ın yeni aracında kullandığı hidrojen tahriği, özellikle özel aks konfigürasyonu gerektiren veya kamyon üstyapısına duyulan ihtiyaç nedeniyle şaside akü için yer bulunmayan özel taşıma görevleri için uygun bir model olarak öne çıkıyor. MAN hTGX, başlangıçta sunulan 6×2 ve 6×4 aks varyantlarında yüksek taşıma kapasitesi ve 600 kilometreye kadar azami menzil sunuyor. Kullanılan H45 hidrojen yanmalı motor ise 383 kW / 520 beygir gücüne ve 900-1300 devir/dk’de 2500 Nm torka sahip. Hidrojenin motora doğrudan enjeksiyonu ile hızlı güç aktarımı sağlayan araç, 700 bar’a (CG H2) kadar sıkıştırılmış hidrojen ve 56 kg’lık depo kapasitesi ile 15 dakikadan kısa sürede yakıt ikmali yapabiliyor. MAN hTGX, 1 g CO2/tkm’den daha az CO2 salımı ile yeni planlanan AB CO2 mevzuatı kapsamında “sıfır emisyonlu araç” kriterlerini de karşılıyor.

Yeni aracımız, kalitesi ve karmaşık olmayan bakımı ile de müşterilerimizi etkiliyor

Araştırma ve Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Frederik Zohm ise yeni araç ve bu alandaki çalışmalar ile ilgili olarak şunları söyledi: “AB düzeyindeki yeni CO2 düzenlemeleri, hidrojen yanmalı motorlara sahip kamyonları sıfır emisyonlu araçlar olarak sınıflandıracak. Bu da bu tür araçların CO2 filo hedeflerimize tam olarak katkıda bulunacağı anlamına geliyor. Bu araçlar, aynı zamanda akü-elektrikli araçları tamamlayan seriye kapıları açıyor. Aracın sahip olduğu nitelikler sayesinde, müşterilerimiz örneğin geçiş ücreti indirimlerinden yararlanacaklar. Şirket olarak, MAN’ın Nürnberg tesisinde en yenilikçi motor teknolojisine ve hidrojenin yakıt olarak kullanımı konusunda onlarca yıllık deneyime sahibiz. Bunu kullanıyor ve MAN hTGX ile gerçek bir MAN deneyimi sunuyoruz. Yeni hidrojen yakıtlı kamyon, denenmiş ve test edilmiş TG araç serisine dayanıyor. Araç, en yüksek seviyede kalitesi ve karmaşık olmayan bakımı ile de müşterilerimizi etkiliyor. MAN olarak, batarya teknolojisi ve hidrojene dayalı yakıt hücresi teknolojisini araştırmaya devam edeceğiz. H2 yakıt teknolojisi de MAN’da hazırlık aşamasında bulunuyor. Ancak bu teknolojinin gerçekten pazara hazır ve rekabetçi olması için birkaç yılın daha geçmesi gerekiyor.

MAN, e-mobilitede olduğu gibi, “Simplifying Business- İşleri Kolaylaştırma” iddiası doğrultusunda yenilikçi ve güvenilir araçların geliştirildiğini ve üretildiğini vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda dizelden sıfır emisyonlu araçlara geçişte müşterilerini, kapsamlı servis ve danışmanlık teklifleriyle de destekliyor.

MAN hidrojen tahrikleriyle ilgili köklü bir geçmişi sahip

Hidrojen tahrikleriyle ilgili köklü bir geçmişi sahip olan MAN, onlarca yıldır bu konuda araştırmalar yapıyor. MAN Truck & Bus, hidrojenle çalışan ilk otobüsünü ise 1996 yılında Hannover Fuarı’nda tanıtmıştı. SL 202 şehiriçi otobüsü, hidrojenle çalışmak üzere modifiye edilmiş bir doğal gaz motorundan güç alıyordu. Hannover Fuarı’nın ardından araç, Erlangen’de dokuz ay süren bir test aşamasını tamamladı ve bu süre zarfında 13.000 kilometre yol kat ederek, 60.000 yolcu taşıdı. Otobüs nihayet 1997’de Münih’e ulaştı ve burada düzenli bir şekilde başarıyla kullanıldı. Bunu 1998 yılında Münih Havaalanı için 2008 yılına kadar kullanılan üç körüklü otobüs ve 2006 ile 2009 yılları arasında hidrojenle çalışan 14 otobüs daha takip etti.

MAN, ayrıca ticari araçlarla ilgili deneyimlerine ek olarak, MAN Engines bölümü için hidrojen motorunu karayolunda ve su üzerinde çok çeşitli uygulamalarda geliştiriyor ve test etmeye devam ediyor.

Mercedes-Benz, 2024 turizm sezonuna yeni modelleri ile hazır

Hafif ticari araçlar grubunda sunduğu araçlarla her zaman turizm sektörünün en çok tercih edilen markalarından biri olan Mercedes-Benz, 2024 turizm sezonu başlarken yeni V-Serisi, EQV, Vito, Sprinter ve tamamen elektrikli eSprinter ile ürün gamını genişletiyor.

Müşteri memnuniyetini her zaman ilk sırada tutan Mercedes-Benz, sektörün ihtiyaçları ve müşterilerin beklentileri doğrultusunda tasarlanan araçlarındaki geliştirmelerin yanında ek donanımlar ve güvenlik özellikleriyle de öne çıkıyor ve turizm sektöründe her büyüklükteki şirkete uygun çözümler sunuyor.

Hafif ticari araç satışlarında yüzde 26 artış

Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar İcra Kurulu Üyesi Tufan Akdeniz yeni modellerin yanı sıra tamamen elektrikli eSprinter’i de Türkiye pazarına sunarak Mercedes-Benz’in elektrikli iddiasını hafif ticariye de taşımayı hedeflediklerini dile getirdi. Vito Tourer ile segmentinde insan taşımacılığında 1’inci sırada olduklarını söyleyen Akdeniz, “Mercedes-Benz olarak Sprinter ve Vito satışında tüm yılların en yüksek adedine ulaştık. Satışlarımız da bu yılın ilk 3 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26’nın üstünde artış gösterdi. Türkiye’de yer alan modellerimizle lüks segmentte en çok tercih edilen marka olmaya devam edeceğiz. Hedefimiz sadece müşterilerimizin değil onların müşterilerinin de yüksek teknolojili, güvenlikli ve konforlu seyahat etmelerini sağlamak” diyerek Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olan turizm sektörüne hizmet vermeye devam edeceklerini söyledi.

Tufan Akdeniz, turizm sektörünün kendisini her geçen yıl daha da geliştirdiğinin altını çizerek, “Mercedes-Benz olarak biz de üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Sektörde işbirliği yaptığımız müşterilerimizin her türlü ihtiyacına cevap verebilmek amacıyla konforlu, kaliteli, güvenli ve en son teknolojiye sahip araçlarımızın yanında finansman, ikinci el ve satış sonrası hizmetlerimizle de geniş bir hizmet yelpazesi sunuyoruz. İşbirliklerimiz sayesinde müşterilerimizin ihtiyaçlarını çok daha iyi anlayarak bu yönde geliştirdiğimiz araç ve hizmetlerimizle turizmin kalitesinin artmasına da yardımcı olduğumuzu düşünüyoruz. Bizim üzerimize düşen turizm ve taşımacılık sektörlerinin beklentilerini en iyi şekilde karşılayabilmek ve bu gelişimi desteklemek” diyerek sektörün her türlü ihtiyacına destek olabilmek için tüm imkanlarını kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.

Yeni Mercedes-Benz Vito

Yenilenen dış tasarımıyla daha modern, güçlü ve dinamik gözüken Vito BASE, PRO ve SELECT donanımları ile kişisel ihtiyaçlara göre uyarlanabiliyor. İlk kez, elektrikli EASY-PACK bagaj kapağı, rahat yükleme ve boşaltma için yeni Vito Mixto, Vito Tourer için kullanılıyor. Yine bir ilk olarak, standart olarak mevcut MBUX bilgi-eğlence sistemine sahip.Yorgunluk Asistanı , Yağmur sensörlü sürüş far asistanı , hız sabitleyici, çapraz trafik fonksiyonlu Aktif Fren Asistanı, Kör Nokta Asistanı, Aktif Şerit Takip Asistanı, Akıllı Hız Asistanı ve geri görüş kamerası da standart olarak sunuluyor. 360 derece kameralı park paketinde de römork bağlantısı ve otomatik şanzıman ile bir römork manevra asistanı da bulunuyor.

Mercedes-Benz
Vito ile lüks ve konforu birleştirirken Sprinter ve tamamen elektrikli eSprinter ile de çok farklı alanlarda kullanım kolaylığı sunuluyor.

Yeni Mercedes-Benz Sprinter ve eSprinter

Hafif ticari araçların yakında yollara çıkacak elektrikli ismi yeni Mercedes-Benz eSprinter müşteriler için sağladığı katma değer, çok yönlülük ve esneklikle dikkat çekiyor. İki gövde tipi ve uzunluğu ile üç batarya boyutuna sahip yüksek taşıma kapasiteli yeni eSprinter farklı kullanım alanlarıyla da öne çıkıyor. Daha fazla menzil ve daha fazla yük taşıma arasında tercih yapılabilen yeni eSprinter, 56 kWh,81kWh veya 113 kWh kullanılabilir batarya kapasitesiyle Avrupa’da satışa sunulmasının ardından 2024’ün ikinci yarısında Türkiye’de de satışa sunulacak. İlerleyen dönemde ilk kez şasi kamyonet olarak da satışa sunulacak eSprinter bu sayede de çok sayıda sektör için temel bir araç haline gelecek. Buna ek olarak, MBUX bilgi-eğlence sistemi, gelişmiş güvenlik ve destek sistemleri ve daha zengin bir donanım ile ilk kez akıllı, dijital bağlantı avantajı da sunuyor. Ayrıca eSprinter’da isteğe bağlı bir römork bağlantısı da olacak.

Mercedes-Benz, 1995 yılından beri piyasaya sunduğu ve segmentinin lideri olan Sprinter modelini de yeniledi. Yeni Mercedes-Benz Sprinter arkadan çekişli veya dört tekerlekten çekişli olmak üzere farklı güç aktarma türleriyle ve maksimum brüt araç ağırlığıyla (5,5 tona kadar) farklı sektörler ve kullanım alanlarının gereksinimlerini karşılıyor. Yüksek verimlilik seviyesine sahip 2,0 litre hacimli dizel motorun (OM654) yanında seçilen modele ve güç aktarma tipine bağlı olarak 110 kW, 125 kW ve 140 kW olmak üzere dört farklı güç seçeneği bulunuyor. Güç aktarımını konforlu 9G-TRONIC otomatik şanzıman veya 6 vitesli manuel şanzıman sağlıyor.