Prometeon Türkiye’nin Kocaeli’deki yeni Ar-Ge Merkezi açıldı

0

Dünyanın endüstriyel lastik odaklı tek şirketi olan ve Anteo, Eracle, Tegrys markalarının yanı sıra Formula, Pharos ve Pirelli lisansıyla endüstriyel ve ticari lastikler üreten Prometeon Tyre Group’un yeni Ar-Ge Merkezi, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle açıldı.

Sektöründe bakanlık lisanslı ilk Ar-Ge Merkezi olan ve bu yeni yatırımla şimdi daha da büyüyen Prometeon’un yeni Ar-Ge merkezi açılış törenine Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi, Prometeon Tyre Group Global CTO’su (Üretimden ve Teknolojiden Sorumlu Global Direktör) Alexandre Bregantim, Prometeon Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander, Kocaeli yerel yönetimi, Prometeon Türkiye yönetim ekibi ve çalışanları katıldı. Tören pandemi nedeniyle kısıtlı sayıdaki davetli eşliğinde ve pandemi önlemleri çerçevesinde gerçekleştirildi.

Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak

Ar-Ge Merkezi’nin ihracata olan önemine değinen Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bilhassa lojistik sektörü ve ağır vasıta sürücüleri Pirelli gibi lastiklerin üretimini yapan Prometeon’u yakından tanırlar. Türkiye’nin ilk lastiğini üreten ve Prometeon’un dünyadaki dört üretim tesisinden biri olan bu fabrika, Grubun ürün teknolojisi açısından en gelişmiş fabrikası. Gerek yaptığı üretim ve ihracatla gerekse sağladığı istihdamla ülkemiz için önemli bir değer. Toplam üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini dünyanın farklı pazarlarına ihraç ederek ülkemizin cari dengesine de önemli bir katkı sağlıyor. Bugün açılışını yaptığımız Ar-Ge Merkezi sayesinde de Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler bundan böyle Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak. Şu ana kadar TÜBİTAK ile 30’a yakın ortak proje ve 8 patent geliştiren Prometeon’un kapasitesi, yeni Ar-Ge yatırımları ile daha da artacak. Prometeon Lastik Grubu ayrıca, iklim değişikliği konusunda inisiyatif alan değerli yatırımcılarımızdan bir tanesi. Bu yeni Ar-Ge Merkezi, yakıt tüketimini ve karbon salımını azaltan lastikler üzerinde önemli çalışmalar yürütüyor. Ben şahsen, yakın zamanda çok yenilikçi ürün ve yöntemler geliştireceklerine inanıyorum. Bu vesileyle, bu önemli Ar-Ge Merkezi yatırımını ülkemize kazandıran Prometeon Yönetim Kurulu’na teşekkürlerimi sunuyorum. Prometeon Türkiye’nin yeni Ar-Ge Merkezi’nin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

2020’de Türkiye, Prometeon Tyre Gorup içinde en fazla büyüyen pazar oldu

Türkiye’nin Prometeon Tyre Group içerisinde en fazla büyüyen pazar olduğunun altını çizen Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi, “Prometeon Türkiye, 75 ülkeyi kapsayan “Türkiye-Orta Doğu-Afrika-Rusya” bölgesinin idari üssü. Bizim için çok önemli bir yere sahip olan bu güzel ülkede; tüm dünyada salgının etkisini çok kuvvetli hissettiğimiz bir yılda, üretim kapasitemizi artırmayı başarmanın mutluluğunu yaşadık. Bu süreçte Türkiye lastik pazarı ortalamasının üzerinde bir büyüme oranı yakalayarak pazar payımızı artırdık. Grubumuz dünyada küresel pandemiye ve küçülen lastik pazarına rağmen 2020 yılını önemli başarılarla geride bıraktı. Prometeon Tyre Group olarak ürettiğimiz lastiklerle hayati değere sahip ürünleri taşıyan ağır vasıtalara var gücümüzle destek olmaya, tüm dünyada taşımacılık ve lojistik sektöründeki kritik faaliyetlerin aksamaması için üretim yapmaya devam ettik. 2020’de Türkiye pazarı, yurtdışı pazarlar arasında en fazla büyüyen pazar oldu. 2021’in ilk yarısında pazarın yaklaşık %12 üzerinde gerçekleştirdiğimiz büyümenin yanı sıra Türkiye’ye olan güvenimizi Ar-Ge Merkezi yatırımımızla da taçlandırdık. Türkiye’deki yeni Ar-Ge Merkezimiz Grubun dünya çapındaki en büyük araştırma ve geliştirme tesisi konumunda yer alıyor.” dedi.

Yeni Ar-Ge Merkezi, Prometeon’un gelecek hedeflerinde çok daha önemli bir rol oynayacak

Kocaeli fabrikasındaki Ar-Ge Merkezi yatırımının Türkiye’nin rolü için oldukça kritik olduğunu vurgulayan Prometeon Tyre Group Global CTO’su Alexandre Bregantim şunları söyledi: “Prometeon Tyre Group olarak, Türkiye’ye 2023 yılına kadar 160 milyon dolar yatırım yapmak üzere yola çıktık. Kocaeli’deki fabrikamızı grubumuzun en büyük ticari lastik üretim merkezine dönüştürdük. Üretim kapasitemizi 1,5 milyon adete çıkardık. Üstelik Türkiye, grubun en gelişmiş teknolojiye sahip fabrikası olarak Prometeon’un en premium pazarları olan Avrupa ve Türkiye için üretimde başrolü üstleniyor. Prometeon Tyre Group olarak ciromuzun yaklaşık %3’ünü inovasyon yatırımlarına harcıyoruz. Köklü bir geçmişe sahip olduğumuz Türkiye’ye olan güvenimiz sonucu Ar-Ge merkezimize çok ciddi bir yatırım yaptık. Böylece Ar-Ge merkezimiz grubun gurur kaynağı olan Prometeon teknolojisinde kritik bir role sahip olacak. Sürdürülebilirliği her zaman gündeminde tutan ve bunu inovatif çözümlerle destekleyen bir grup olarak Prometeon Türkiye Ar-Ge Merkezi’nde yakıt tüketimini ve CO2 emisyonlarını azaltan yeni lastik teknolojileri geliştirmek için çalışıyoruz. Bugün %100 sürdürülebilir materyallerle üretim için hammadde tüketimini, sanal modelleme ile de test ürünü sayısını azaltma, ömrünü tamamlamış olan lastiği hammadde olarak geri dönüştürme, ayrıca fosil ve yenilenebilir materyaller kullanımına yönelik geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca gelecek 10 yıldaki araçlar, hidrojen ve elektrikli motorlar için orijinal ekipman üreticisi olan ağır vasıta ve şehir içi otobüs üreticileri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz.

Deneks Uluslararası Nakliyat, Tırsan araç sayısını 116’ya yükseltti

Filosunun tamamı Tırsan araçlarından oluşan Deneks Uluslararası Nakliyat, 36 adet Perdeli Mega yatırımı ile yine Tırsan dedi. 

Tırsan Adapazarı Fabrikası’nda Covid-19’a karşı tüm güvenlik önlemleri alınarak gerçekleştirilen teslimat törenine Tırsan Treyler Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Deneks Uluslararası Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Soner Üstünsoy ve Tırsan Treyler Satış Koordinatörü Ertuğrul Erkoç katılım gösterdi. 

Mercedes-Benz G-Serisi’nin elektrikli sürümü Concept EQG

Mercedes-Benz, Concept EQG ile arazi ikonunun tamamen elektrikli bir sürümünün seri üretime yakın halini sunuyor. Konsept araç, görsel olarak G-Serisi’nin etkileyici görünümünü Mercedes-Benz’in tamamen elektrikli modellerine özgü tasarım detaylarıyla birleştirerek zıt bir kompozisyon oluşturuyor. Her zaman en yüksek standardı belirleyen G Serisi’nin arazi becerileri, sadece elektrikli mobilite çağına adım atmakla kalmıyor, bazı alanlarda daha da ileriye gidiyor. Concept EQG, batarya elektrikli bir Mercedes-Benz G-Serisi’nin neler yapabileceğini gözler önüne seriyor.

Güncel Mercedes-Benz G-Serisi’nin Ocak 2018’de Detroit’te gerçekleştirilen dünya tanıtımında, Hollywood’un ünlü aktörü ve tutkulu bir “G-Serisi” hayranı Arnold Schwarzenegger, dönemin Daimler AG Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche’den bir söz istemişti. Bu, o zaman pek çok kişi için beklenmedik bir talepti. Yaklaşmakta olan tüm model serilerine yönelik elektrikliye geçiş süreci G-Serisi’ni de kapsayacaktı. Mercedes-Benz, 3,5 yıldan kısa bir süre sonra bu sözünü yerine getiriyor ve tamamen elektrikli bir G-Serisi’nin seri üretime yakın bir hali olarak Concept EQG’yi sunuyor.

Daimler AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Mercedes-Benz Otomobil Grubu COO’su Markus Schäfer, Mercedes-Benz, pazar koşullarının izin verdiği noktalarda, 10 yılın sonunda tamamen elektrikli için hazır olacak. Sürdürülebilir üretim ve bataryalarımızın CO2 nötr yaşam döngüsü dahil olmak üzere ‘Önce Elektrik’ten ‘Sadece Elektrik’e uzanan bu stratejik adımla, sıfır emisyonlu ve yazılım odaklı bir geleceğe dönüşümü hızlandırıyoruz. Çok özel ürünlerle müşterilerimize elektrikli ulaşıma geçiş için ilham vermek istiyoruz. G-Serisi gibi bir ikon, bu görevi müthiş bir şekilde yerine getiriyor.” dedi.

Bir ikon olarak G-Serisi

G-Serisi’nin kökenleri 1979 yılına dayanıyor. 40 yılı aşkın bir süredir “G”, Mercedes-Benz’in lüks arazi aracını temsil ediyor. Mercedes-Benz’in arazi efsanesinin dış görünümü tüm bu süre boyunca sadece küçük değişikliklerle güncellendi. Mercedes-Benz, 2018 yılındaki model tarihinin en kapsamlı teknolojik geliştirmesinde bile, modelin tasarımını sadece modernize etmek üzere özenle değiştirdi. Bunun makul bir nedeni var. Çünkü bir zamanlar tamamen işlevsel olan bileşenler, bu süre içinde ikonik tasarım öğeleri haline geldi. Örneğin, özgün kapı kolu ve karakteristik kapı kapanma sesi, sağlam dış koruma şeridi, arka kapıda açıkta kalan stepne ve göz alıcı ön sinyal lambaları bunlardan bazıları.

MB-Concept_EQG_03
Concept EQG, modelin tasarım geleneğine sadık bir görünüm sergiliyor ve ilk bakışta bir G-Serisi olarak algılanıyor.

Mercedes-EQ tasarım alıntıları ile klasik G-Serisi tasarım dili

Concept EQG, modelin tasarım geleneğine sadık bir görünüm sergiliyor ve ilk bakışta bir G-Serisi olarak algılanıyor. Seri üretime yakın konsept, ikonik unsurlar da dahil olmak üzere G-Serisi’nin siluetini gözler önüne seriyor. Işıklı şeritler, sağlam dış koruyucu şeritlerin görsel olarak öne çıkmasını sağlıyor. Üstte parlak siyah, altta parlak alüminyum olmak üzere çift gövde renginin sınır çizgisi, doğrudan kaputun üstüne binerek ön uca kadar uzanıyor ve böylece tasarım özelliğini daha da vurguluyor.

Concept EQG’nin önden görünümü, kullanılan tipik yuvarlak farlar sayesinde tanıdık geliyor. Geleneksel elektrikli versiyonlarda olduğu gibi tamamen elektrikli bu modelde de kesintisiz radyatör ızgarası yerine, koyu siyah bir radyatör ızgarası bulunuyor. “Siyah Panel Izgara” üzerindeki aydınlatmayla 3-Boyut efekti verilen “Yıldız” öne çıkıyor. Çevresindeki, Mercedes-EQ modellerine özgü mavisi ile “Yuvarlatılmış Kareler” görsel bir bağlantı oluşturuyor. “Siyah Panel”in çevresini aydınlatan şerit, yan ayna kapaklarındaki beyaz ışıklı çember ve gündüz sürüş farlarının ışık grafiğini tamamlıyor.

Concept EQG, özel tasarımlı 22 inçlik cilalı alüminyum alaşımlı jantlara sahip. Klasik stepne kapağı yerine, bagaj kapağında, tasarımı bir WallBox’ı andıran beyaz ışıklı, kilitlenebilir bir kutu bulunuyor. Bu kutu, örneğin şarj kablosunu kolayca erişilebilecek bir yerde saklama olanağı sunuyor.

Daimler Grubu Baş Tasarım Sorumlusu Gorden Wagener, “Yeni EQG ile geleceğe yolculuk yapıyoruz. Bu otomobil, ileri teknoloji arazi becerilerinin, elektrikli ulaşım ile birleşimini özetliyor. Bu otomobil, yüksek beklenti ve lüksü karşılama çabamızı gözler önüne seriyor. Bizim için en önemli şey, G-Serisi DNA’sını tamamen korumak ama aynı zamanda onu EQ çağına ışınlamaktı. G-Serisi gibi ama farklı. Beyaz LED teknolojisi ve aracın arkasındaki WallBox benzeri modern vurgular onu farklı gösteriyor.” dedi.

Dış tasarımın bir diğer öne çıkan özelliği de parlak siyah portbagaj. Minimalist tasarımının temel unsuru, yukarıdan bakıldığında belirginleşen “G” şekli. Portbagajın ön tarafındaki entegre beyaz LED şerit, zorlu arazi maceralarının vazgeçilmezi olan projektörün modern bir yorumu ve Concept EQG’nin bu alandaki ciddiyetini gözler önüne seriyor. Kırmızı bir başka LED şerit ise portbagajın arkasını süslüyor.

Bugüne kadar ürettiğimiz 400.000’den fazla ‘G’ ile gurur duyuyoruz.” sözleriyle değerlendirmesine başlayan Mercedes-Benz G GmbH Genel Müdürü ve Mercedes-Benz AG Arazi Aracı Ürün Bölüm Başkanı Dr Emmerich Schiller, sözlerine şöyle devam etti: “40 yılı aşan köklü geçmişi boyunca G-Serisi, başlangıçtaki atmosferik dizelden, güncel en üst motor seçeneği olan G 63’teki AMG 4.0 litre V8’e kadar, her zaman dönemin en modern güç-aktarma teknolojisini kullandı. ‘Sadece elektrik’ stratejimiz kapsamında bu arazi aracı efsanesinin elektrikliye geçiş süreci sadece mantıklı bir sonraki adımı oluşturuyor ve kesinlikle büyüleyici bir proje. Simgemiz her bakımdan ‘Zamandan daha güçlü’ ve öyle de kalacak.”

MB-Concept_EQG_06
Seri üretime yakın olan konsept, ikonik unsurlar da dahil olmak üzere G-Serisi’nin siluetini yansıtıyor.

Tamamen elektrikli güç-aktarma sistemiyle safkan bir arazi aracı

Concept EQG, sadece tasarım açısından değil, aynı zamanda içsel değerleri sayesinde de bir “G” ve safkan bir arazi aracı. Gövde, sağlam merdiven tipi şasiye dayanıyor. Ön aksta bağımsız süspansiyon ve arkada elektrikli güç-aktarma sistemi için geliştirilen rijit aksıyla şasi tasarımı, G-Serisi’ne uygun, gelişmiş arazi becerileri sağlıyor. Tekerleklere yakın ve bağımsız olarak kontrol edilebilen dört adet elektromotoruyla araç, hem yolda hem de arazide üstün sürüş özellikleri sunuyor. Gerçek bir arazi aracında olduğu gibi, Concept EQG’nin arazi aracı şanzımanı, üstün “G” arazi becerilerini güvenle yerine getirmek üzere 2 orana sahip.

Tüm bu niteliklerle G-Serisi’nin tamamen elektrikli versiyonu, geliştirme süreci sonunda, Graz’daki 1445 metre rakımlı Schöckl Dağı’ndaki efsanevi test pistinde seri üretim öncesinde kendini kanıtlayacak. 60 dereceye varan eğimleriyle 5,6 kilometrelik parkur, arazi aracı dünyasında her zaman insan ve teknoloji için dünyanın en önemli zorluklarından biri olarak kabul ediliyor. Elektrikli 463 Serisi “G”, “Schöckl Onaylı” kalite sertifikasıyla yollara çıkabilecek. Tıpkı geleneksel güç-aktarma sistemine sahip kardeşleri gibi o da uygun zeminde yüzde 100’e varan tırmanma kapasitesiyle parlayacak.

Elektrikli güç-aktarma sisteminin tasarım avantajları da onu, iddialı arazi sürüşleri için ideal hale getiriyor. Merdiven tipi şasiye entegre edilen bataryalar ağırlık merkezini aşağıya çekiyor. Elektromotorlar, maksimum torku ilk hareket anından itibaren kullanıma sunduğundan, Concept EQG gibi arazi araçları ve daha sonra üretilecek arazi araçları, üstün çekiş gücü ve kontrollü bir sürüş sunacak. Bu, dik eğimlerde ve zorlu arazi koşullarında önemli bir avantaj sağlıyor.