AKO Grup bünyesinde, Türkiye’nin akü sektöründe yenilikçi gücünü oluşturan AKO Akü, elektrikli araçlar için bor kullanan akü üretimi için Ar-Ge çalışması yürütüyor.
Türkiye’nin yerli sermayeli sanayi gücü AKO Grup bünyesinde, akü üretiminde teknolojinin zirvesi kabul edilen Matrix Press (Punch) ve Kaizen Tüneli üretim modelleriyle üretim yapan Türkiye’nin tek üreticisi ve T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı Ar-Ge Merkezi statüsüne sahip olan AKO Akü, ülkemize küresel avantajlar sağlama potansiyeli yüksek bir Ar-Ge projesiyle dikkat çekiyor.
Proje, en önemli yeraltı kaynaklarından bor kullanılarak elektrikli araç aküsü üretimini hedefliyor. AKO Akü Ar-Ge Merkezi ve 3 farklı üniversite işbirliğinde yürütülen projede, “TÜBİTAK 1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı” kapsamındaki ön aşamaları tamamlamış olup son onay kısmında değerlendirmeler sürüyor.
Türkiye’ye küresel avantaj sağlama potansiyeli
Bu projenin başarıyla sonuçlandırılmasıyla Türkiye, elektrikli otomobiller açısından en önemli konulardan biri olan batarya (akü) üretimi konusunda küresel teknoloji önderliği avantajı elde edecek. Bu akülerde, ülkemizin en önemli yer altı zenginlikleri arasında gösterilen bor kullanılacak olması, Türkiye’nin bu avantajını daha da yukarıya çekecek.
Elektrikli araç akülerinin şarj süresi 10 dakikanın altına inecek
Projenin Ar-Ge çalışmalarının 2 yıl sürmesinin planlandığını ifade eden AKO Akü Genel Müdürü Hulki Büyükkalender, “Projemizde, elektrikli otomobillerde kullanılabilecek yeni nesil pillere yönelik altyapı oluşturulmasını amaçlıyoruz. Bor türevi bileşik katkıları ile hazırlanan süper kapasitörlerin kurşun akülerle birleştirilmesi ve bunların hibrit elektrikli araçlarda kullanımının geliştirilmesi hedefleniyor. Hazırlanacak süperkapasitörlerin katkısıyla akülerin hızlı şarjı tek haneli dakikalarda sağlanabilecek.” dedi.
Havacılık ve uzay savunma sistemlerinde de kullanılabilecek
AKO Akü’nün bu Ar-Ge projesi kapsamında, ilerleyen dönemde gerekli teknik spesifikasyonların tamamlanmasıyla, savunma sistemleri, havacılık ve uzay sanayi sistemleri, Kızılay, sivil savunma gibi özel ve zor şartlarda kullanım gerektiren araçlarda kullanılabilecek düzeyde çalışmaların ilerletilebilmesi de planlanıyor.